Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Fevzi ALKAN. 1944 Rize doğumluyum. 1967 yılından beri ticaret hayatındayım. 30 yaşına kadar memleketim Rize’de ticaret yapıyorduk. 30 yaşından sonra 1974 yılında İstanbul’a geldik. 34 yıldır da İstanbul’da ticaret yapmaktayım. Yaptığımız iş ise elektrik malzemeleri üretimi, ithalatı ve ihracatıdır. Ağırlıklı olarak aydınlatma işi yapıyoruz. Bunun yanında çeşitli yabancı firmaların Türkiye distribütörlüklerini yapmaktayız. Elektrik ve aydınlatma sektörü ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
TÜRK CUMHURİYETLERİ'NE İHRACAT
Firmanızın hedefleri ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Türkiye’nin 81 ilinde satış teşkilatımız var. İthalatlarımız ve ihracatlarımız var. İhracatlarımızı genellikle Türkiye cumhuriyetlerine yapıyoruz. Bu ihracatların % 80’i Türk iş adamlarımıza yapılıyor. Yabancı ülkelerde müteahhitlik ve taşeronluk hizmeti veren iş adamlarımıza ihracat yapıyoruz. Yerel halka da satışlarımız var. Ayrıca Türkmenistan’da da bir şubemiz var. Ben 1974 yılında İstanbul’a geldiğim zaman Elektrikçiler Derneği’miz vardı. Ben Elektrikçiler Derneği’nin ikinci başkanıydım. 12 Eylül’de dernek kapandığı halde derneğimizi 1986 yılına kadar gayrı resmi olarak yürüttük. Bu derneğin sektörümüze faydası büyüktü ve yaşaması gerekiyordu. Hatta hiçbir ekonomik geliri olmadan kendi imkanlarımızla derneği 1986 yılında kadar ayakta tutmayı başardık. Daha sonra 1987 yılında kooperatif kuruldu. Kooperatif kurulunca derneğin faaliyeti yavaşladı. İlk 2 yıl ben kooperatifte yoktum. 1989 yılında kooperatifin yönetim kuruluna girdim ve girdikten 7 ay sonra olağanüstü genel kurul kararıyla kooperatifin yönetim kurulu başkanlığına seçildim. 2006 yılı Ocak sonuna kadar da yaklaşık 16 yıl kooperatifin yönetim kurulu başkanlığını yürüttüm.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İYİ NİYETLİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile beraber yapmış olduğunuz çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bugüne kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa birçok sorunu çözdük. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize 12 yıldır çok iyi niyetli davranmaktadır. Hiçbir gün mantıklı bir isteğimizi geri çevirmediler. Çünkü biz de PERPA olarak 5.000 esnafı temsil ediyorduk. Önceki yıllarda PERPA’nın çatısı yoktu, dış cephesi perişandı ve çevre yolları düzensizdi. Şimdilerde ise bir otopark sorunu var. Birtakım hukuki engeller vardı. Bu engeller de aşıldı. Temmuz ve Ağustos aylarında da yeni otoparkın temelini atacağız. Otopark Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılacaktır. Bu konuda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi bize çok yardımcı oldu. Nihayetinde burası adeta vilayet gibi bir iş merkezi. Ortalama 5.000 işyerinin olduğu, günde 120.000 insanın girdiği bir yer. Orta ölçekli bir vilayette bile günde mahalleden 120.000 kişi sokağa çıkmaz. Dolayısıyla 17.000 aracın girdiği bir şehir yine Türkiye’de orta ölçekli bir vilayette de yoktur. Bu kadar büyük bir mono blok binanın dünyada olup olmadığı daha tespit edilemedi. Burası 700.000 m². En büyük Pentagon denilmişti. Halbuki Pentagon 620.000 m². Mesela yine PERPA’da; 13 tane banka şubesi, P.T.T., Ticaret Odası, Sanayi Odası, Karakol, Resmi Polis, Sivil Polis, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi bürosu, 160 tane güvenlik görevlisi, 80 tane teknik personel bulunmaktadır. Türkiye’de orta ölçekli bir vilayette bu kadar birim yoktur. Dışardan bakıldığı zaman küçük görülebilir ama PERPA için dünyaya açılan pencere ifadesi çok doğru olur.
DENİZ TRAFİĞİ KULLANILMALI
Sayın ALKAN; 33 yıldır İstanbul’da yaşayan, Türkiye’nin kalbi olan PERPA’da 16 yıl yönetim kurulu başkanlığı yapmış bir iş adamı olarak İstanbul’a neler yapılmasını istersiniz ve bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tavsiyeleriniz nelerdir?
Ben bugüne kadar yurtdışında birçok şehri gezdim. İstanbul’da da senelerdir rastladığım 2 tane sorun var. Bu sorunlar; otopark ve trafik sorunudur. Benim hatta bu konuda güzel bir fikrim var ve bazen bu fikrimi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yetkililere söylerim. Bence gözden kaçan en önemli şey trafik sorunudur. Mesela deniz trafiğini biraz daha kullanmamız lazım. Birçok ülkede böyle bir imkan yok ama olan ülkeler de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyorlar. Deniz trafiğinde deniz taksileri, rıhtımlar, limanlar oluşturarak bu imkandan faydalanabiliriz. İstanbul Boğazı’ndan fazlasıyla istifade edemiyoruz. Boğaz trafiğinin yükünü tamamen kara ulaşımı taşımaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi denizaltından tünellerle ve hızlı tramwaylarla bu yükü hafifletmeye çalışıyor. O konudaki çalışmalarını da takdir ediyorum ama bence denizin üstünden de faydalanmalıyız. Bir diğer sorun ise otopark sorunudur. Örneğin; olası bir depremde İstanbul trafiği felç olur. Yangın çıktığında binalar kül olduktan sonra itfaiye geliyor. Kaza olduğu zaman ambulanslar yetişemiyor. Mahalle aralarında, şehir merkezlerinde otoparklar yapılması gerekir. Otopark sorunu çözülürse trafik sorunu da çözülür. Çünkü caddeler ve sokaklar rahatlayacak. Bugün evi E-5 kenarında olan insanlar bile park yeri bulamadıkları için otobanlara araç park etmek zorunda kalıyorlar. Bunun için okulların altlarını otopark yapmak için uğraş veriyorlar. Yine bu konuda yatırım yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSPARK A.Ş.’yi kurdu. Bu sorunu da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin en kısa sürede ve en uygun şekilde çözeceğine inanıyorum.
Son olarak İstanbul halkına neler söylemek istersiniz?
Biliyorsunuz ki dünyada parasız hiçbir yerde alışveriş yapamazsınız. Halkımız alışveriş yaptıkları zaman yazarkasa fişlerini alsın. O kesilen fişlerden devlet de vergisini alsın, oradan da belediyeler hisselerini alsın ve yatırım yapsın. Mesela asgari ücretliler için fiş toplamanın kalktığını zannedenler var. Bu da yanlış bir şeydir. O kesilen fişler çöpe atılsa bile belgelendirildiği için devlet vergisini almış olur. Küçük gibi görünebilir ama ülkesini seven her vatandaşın ülkesine yapacağı en büyük hizmet bence budur.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.