Kamu kuruluşları kendi müteahhidini seçebilmeli
ASMÜD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tuncer Ertan, yıllardır Kamu İhale Kurumu'nun yanlış ve eksik uygulamalarının bedelini diğer kamu kuruluşlarının ödediğini belirterek, 'Kamu kuruluşları iş vereceği müteahhidleri kendileri seçmeli ve bu konuda söz sahibi olmalı' dedi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

DEV KONGREYE EV SAHİPLİĞİ

Öncelikle bize Asfalt Müteahhitleri Derneği’nden kısaca bahseder misiniz?

Daha ziyade karayollarında bitümlü sıcak karışım olarak yapılan yolları altyapısı ile birlikte inşa eden müteahhitlerden oluşan bir dernek olan ASMÜD, yolların en iyi ve en verimli şekilde yapılabilmesi için üyelerinin bilgi ve birikimlerini paylaşmak, her firmanın tek tek gerçekleştirebileceğinden daha fazlasını yapabilmek amacıyla 1996’da kurulmuştur. Bu amaç doğrultusunda Derneğimiz teknik konulara çok önem vermekte ve sektörü bilgilendirmek için belirli aralıklarla Karayolları Genel Müdürlüğü ile işbirliği içinde Ulusal Asfalt Sempozyumlarını düzenlemektedir. Türk Standardları Enstitüsü adına Avrupa Standardizasyon Kurumu’nda yol malzemeleri, asfalt ve bitümle ilgili teknik komitelerde gözlemci üye olarak görev alan ASMÜD AB Standardlarının hazırlanmasına ve ülkemize adaptasyonuyla ilgili olarak yapılan çalışmalara katkı sağlamaktadır. 1999 yılından bu yana Avrupa Asfalt Üstyapı Birliği-EAPA’nın üyesi olan ve Yönetim Kurulunda da yer alan Derneğimiz, Birliğin Sağlık-Güvenlik ve Çevre Komitesinin başkanlığını yürütmekte, Teknik Komitesinde üye bulundurarak AB’nin asfaltla ilgili teknik ve mevzuat çalışmalarını yakından takip etmektedir. Ayrıca EAPA’nın Avrupa Bitüm Birliği ile birlikte her 4 yılda bir düzenlediği uluslararası Avrupa Asfalt ve Bitüm Kongrelerine de Karayolları Teşkilatı ilgilileriyle birlikte katılan ASMÜD üyeleri, asfalt endüstrisi ile ilgili tüm gelişmelerin ülkemize aktarılmasına destek vermektedir. Bu arada önceki yıllarda Strasbourg, Barcelona, Viyana ve Kopenhag’da yapılan bu kongrelerin 5.’sinin bu yıl derneğimiz ev sahipliğinde 13-15 Haziran 2012 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenleneceğini de duyurmak isterim. Tüm dünyadan asfalt endüstrisi temsilcilerini buluşturacak olan bu kongre Türkiye’nin ve Türk müteahhitlerinin tanıtılmasına hizmet edeceği için bizim açımızdan da büyük önem teşkil ediyor.

ASFALT ÜRETİMİNDE TEKNİK ELEMAN SIKINTISI VAR

Türkiye’deki asfalt üretim imkânlarını yeterli buluyor musunuz?

Türkiye genelinde asfalt, başlıca karayolu ve şehir içi yollar ile havaalanlarında kullanılmaktadır. 2008 yılından itibaren karayollarında asfalt kullanımı hızla artmıştır. Türkiye genelinde 2008 yılında üretilen 26,6 milyon ton asfaltın yüzde 38’i, 2009 yılında üretilen 23,1 milyon ton asfaltın yüzde 65’i ve 2010 yılında üretilen 35,3 milyon ton asfaltın yüzde 63’ü karayollarında kullanılmıştır. Genel olarak son yıllarda ülkemizde üretilen sıcak karışım asfaltın yaklaşık yüzde 85’i müteahhitler tarafından üretilmiş ve uygulanmıştır. Kalan %15 ise belediyelerin kendi tesislerinde üretilerek kullanılmıştır. Sıcak karışım asfalt, asfalt üretim tesislerinde “plent”lerde üretilmektedir. Türkiye’de toplam asfalt plenti sayısı 580 olup, bakım amaçlı plentleri bir kenara bırakırsak kapasiteleri saatte 100 ton’dan daha yüksek olanların sayısı 450 civarındadır. Asfalt üretim kapasitesi yüksek olan; yani saatte 160-240 ton asfalt üreten plentlerin sayısı ise 150’yi bulmaktadır. Asfaltta kalite; uygun bitüm ve agreganın, iyi bir asfalt plentinde bilgili ve deneyimli elemanlarca üretilmesiyle sağlanabilmektedir. Kaliteli malzeme kullanacaksınız, kaliteli makine kullanacaksınız ve kaliteli personel çalıştıracaksınız. Yani asfalt üretiminde deneyimli, gerekli eğitimi görümüş ve teknik anlamda kendini yetiştirmiş personel üretime büyük katkılar sağlar. Türkiye’de ailelerin çoğu evlatlarının doktorluk, mühendislik gibi mesleklere yönelmesini istiyor. Ara eleman ve teknik personel görevlerini kimlerin yapacağını pek düşünen olmuyor. Daha önce de belirttiğim gibi, yol yapım inşaatlarında da en önemli unsur asfalt üretimi ve uygulamasıdır. Bu nedenle biz, asfalt üretim plentlerinde teknik eğitim görmüş personelin çalıştırılmasını istiyoruz. Maalesef bu konuda Türkiye’de ciddi bir teknik eleman sıkıntısı var. 1960’lı yıllarda erkek sanat enstitüleri vardı. Bu erkek sanat enstitülerinde her türlü mesleki eğitim veriliyordu; ama zamanla önemini yitirdi. Belki de o yıllarda talep bu kadar yüksek olmadığı için, ya da kıymetini bilemediğimiz için önemini yitirmiş de olabilir. Ülkemizde ara elemanın kaliteli yetişmesini sağlayan bir eğitim sisteminin uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Biz derneğimizde bile asfaltı iyi bilen teknik eleman çalıştırıyoruz. İnsana belli bir yaştan sonra meslek öğretmek gerçekten zor oluyor.

TÜRKİYE’DE KURUMSALLAŞMA SORUNU VAR

Türkiye’de bugün müteahhitliğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuda öncelikle Türkiye’de ve Avrupa’da asfalt üretimi yapan ve uygulayan firma sayıları hakkında bilgi vermek istiyorum. Yılda 45 milyon ton bitümlü sıcak asfalt üretimi yapan Almanya’da 150 firma, yılda 39 milyon ton üretim yapan Fransa’da 30 firma, yılda 22 milyon ton üretim yapan İngiltere’de 25 firma, yılda 35 milyon ton üretim yapan Türkiye’de ise 225’in üzerinde firma bulunuyor. Türkiye’de bu kadar çok asfalt üretimi yapan ve uygulayan firma olması bir kurumsallaşamama sorununa işaret ediyor. Sadece para kazanmak için asfalt üretim tesisi kurarak, deneyimsiz elemanlarla bu işi yapmaya çalışanlar sektöre zarar veriyor. İhalelerde aşırı düşük teklif vererek kurumsallaşmış firmaları zor durumda bırakan bu firmaların yaptıkları işler de kalitesiz oluyor. Avrupa ülkelerinde benzer işler kaliteden hiç taviz verilmeden çok sıkı takip edilmektedir. Ülkemizde de kontrol ve denetim mekanizmaları güçlendirilerek, hem müteahhitlik hem de mühendislik hizmetlerinde kurumsallaşma sağlanmalıdır.

İŞİ UCUZA YAPTIRMAK YANLIŞ

Kamu ihale sistemi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Kamu İhale Kurumu kurulduğu zaman kamu idarelerinden birçok yetki alındı. Şimdi kamu idareleri iş yaptıracağı müteahhidi bile seçemiyor. Bu artık rekabet değildir. Elbette ki bir işi istenilen özellikte yaptırmak için çaba sarf edilecek. Fakat bir işi en ucuza yaptırmak doğru değil. Rekabetin de bir sınırı var. Ayrıca iş yapmayı bilmeyen birisiyle rekabet de edemezsiniz. Kamu İhale Kanunu Genel Tebliğinde sınır değerin tespitinde yer alan ‘N’ diye bir katsayı var. Bu N sayısı, ihale fiyatlarının belirlenmesini etkiliyor. Mesela üstyapı (bina) grubu işleri için N sayısı değerini 1 olarak, yol gibi altyapı işlerinde ise 1,20 olarak belirlemişler. N formülde bir bölen olarak yer aldığından altyapı işlerinde ihale fiyatını belirleyen sınır değer daha düşük çıkıyor. Hâlbuki altyapı işleri üstyapı işlerinden daha önemlidir. Altyapı işlerinin N sayısı değerinin 1,20 olmasının sebebini sorduğumda cevap alamıyorum. Altyapı ihalelerinde fiyatlar 1,20’ye göre hesaplandığı zaman o kadar aşağı düşüyor ki, rekabet diye bir şey kalmıyor. Sırf bu yüzden ihalelerde aşırı düşük fiyat teklifleri verildiği zaman kurumsallaşmış firmalar zor durumda kalıyor ve iş alamıyor. Böyle olunca sektörde adil olmayan bir rekabet ortamı doğuyor. Bunun sorumlusu Kamu İhale Kurumu’dur. Bunun çözümü kamu idarelerine düşer. Yıllardır Kamu İhale Kurumu’nun yanlış ve eksik uygulamalarının bedelini yine diğer kamu kuruluşları ödüyor. Mesela 1950 yılında kurulan ve yarım yüzyılı aşan deneyime sahip Karayolları Genel Müdürlüğü, bir devlet yolunun, bir otoyolun ne şekilde ve hangi fiyata yapılacağını çok iyi bilir. Burada yapılması gereken şudur. Kamu kuruluşları iş vereceği müteahhitleri kendileri seçmelidir ve bu konuda söz sahibi olmalıdır.

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.