'Kentsel dönüşüm mal değil can eksenli olmalı'
Aydur İnşaat Genel Müdürü Mustafa Bayraktar, Türkiye'de kentsel dönüşüm projelerini vatandaşların sayı eksenli düşündüğünü belirterek, "Biz, millet olarak maalesef bir koyundan iki post çıkarmanın derdine düşüyoruz. Rant eksenli değil, can eksenli baktığımız zaman kentsel dönüşüm çalışmaları daha makul bir şekilde sonuçlanır" dedi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

Türkiye'de son yıllarda hızlanan kentsel dönüşüm çalışmalarını değerlendiren Mustafa Bayraktar, "Türkiye devleti, insani yaşama özen gösteren bir yönetim anlayışı ile yönetilmektedir. Merkezi yönetim bu doğrultuda elini değil gövdesini taşın altına koyan bir anlayışla çalışmaktadır. Türkiye'deki kentsel dönüşüm faaliyetlerinde sorumluluk üstlenmesi gereken yerel yönetimler olmalıdır. Ancak yerel yönetimler kentsel dönüşüm faaliyetlerine gereken hassasiyeti göstermiyor. Bu anlamda istisna olan yerel yöneticilerimizi özellikle tenzih ederek anmak istiyorum" dedi.

Belediyeler sorumluluk alsın

Kentsel dönüşüm projelerinde müteahhitlerin karşılaştığı bürokratik sıkıntıların çözüme kavuşması için önemli tavsiyelerde bulunan Bayraktar, "Birçok kentsel dönüşüm işi yaptık. İşe başladıktan sonra belediyeler yıkım ve yer teslimi konusunda birtakım zorluklar karşısında kentsel dönüşüm projesi inşa eden müteahhitlere yeterince yardımcı olmuyorlar. Çünkü kentsel dönüşüm projeleri yıkım ve yapım eksenli olduğu için belediyelerle bağlantılı projelerdir. Hak sahiplerinin bir kısmı mahkeme yoluna gidip hakkını aramakta, bir kısmı hakkına razı olup bir an önce yeni yapılacak konutunu teslim almayı beklemektedir. Bu bağlamda belediyelerin mahkeme süreci ve yıkım işlerini yeterince takip etmediği için süreç uzamaktadır. Oradaki hak sahipleri uzayan süreçlerden dolayı zamanında konutunu teslim alamayıp yeni bir düzen kuramıyorlar. Merkezi yönetim kentsel dönüşüm projeleri için yasal mevzuatları ve bürokratik işlemleri hızlandırmak adına elinden geleni yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey, takdir edersiniz ki, kentsel dönüşüm ve dar gelirliler için insanca yaşanabilir konutlar yapılması için her yıl 100 bin sosyal konut proje talimatını verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı hızlı bir şekilde çalışmaları başlattı. Belediyeler bu doğrultuda üzerine düşen altyapı çalışmalarında daha aktif ve sonuç odaklı rol almalıdır. Türkiye'de özellikle belediye başkanlığı görevine devletin üst kademelerinde görev yapmış bir bürokrat geldiğinde ilgisiz ve başarısızlık baş gösteriyor. Adı üstünde yerel yönetimler, yereldeki liyakatli insanlardan seçilmelidir. O zaman yereldeki sorunlara daha ilgili ve çözüm odaklı yaklaşılır diye düşünüyorum" diye konuştu.

'Yüklenici' kelimesini yanlış anlayanlar var

Müteahhitlerin kentsel dönüşüm projelerinde karşılaştığı sıkıntıları da anlatan Bayraktar, "Biz müteahhitler olarak ihaleden sonra sahada tamamen yapımını taahhüt ettiğimiz projeyi inşa etmek için sözleşme imzalarız. Ancak ne yazık ki müteahhitler sözleşmeyi imzaladıktan sonra bütün sorunlarla baş başa kalıyor. Belediyelerin bu projelere yeterince sahip çıkmaması ve firmaların bütün sorunları yüklenmesi büyük sorun teşkil ediyor. Bütün belediyeleri söylemiyorum ama bazı belediyeler çözmesi gereken sorunları yükleniciye yükleyerek işin süreç ve çalışmalarında ciddi aksaklıklara sebebiyet veriyor" dedi.

Mahalle kültürü yaşatılmalı

Kentsel dönüşüm projelerinde mahalleleri yeniden inşa ederken dikkatli olunması gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, "Kentsel dönüşümde özellikle yerinde dönüşüm çok önemlidir. Bir insanın ikinci bir hayatı yok. Mevcut bir mahallenin yerindeki kentsel dönüşümünden bahsetmek istiyorum. Bir mahallede kentsel dönüşüm projesi inşa ederken o mahallede yaşayan insanlar yıllarını vermiştir ve komşuluk bağı güçlenmiştir. Eğer yerinde dönüşüm yapılmazsa, daha doğrusu bu komşuluk parçalanırsa o sinerjinin bir daha yakalanması yıllar alır. Bölgede dönüşüm olursa mahallenin sosyal ve kültürel dokusu bozulmamış olur. Böylece insani değerlerimiz ve komşuluğumuz kesintiye uğramaz. Yani o mahallede yaşayan insanlar kentsel dönüşüm projesi bittikten sonra yeni bir yaşama, yeni bir sinerji ile aynı ortamdaki aynı kişilerle başlamış olurlar. Yerinde dönüşümün mali ve insani olarak da yardımlaşma fırsatı sağlar. Atalarımız 'gözden ırak gönülden ırak' demiş. Gözden ırak olunca o sıcaklık azalmış oluyor" dedi.

İstanbul depremi bağımsızlığımızı bile etkiler

İstanbul'da yaşanabilecek olası bir depreme karşı alınması gereken önlemlere de değinen Bayraktar, "İstanbul'da kentsel dönüşüm ile ilgili kamu binalarında oldukça mesafe kat edilmiştir. Ancak konut olarak İstanbul'da çok fazla dönüştürülmesi gereken bina var. İstanbul'da yaşanacak olan büyük bir depremin gerçekten bağımsızlığımızı etkileyebileceğini düşünmüyorum. Türkiye güçlü ve büyük bir devlettir. Yakın zamanda Elazığ'da orta dereceli, yıkımı az ve hasarı büyük bir deprem oldu. Depremin yaralarını sarmak için bütün ülke seferber oldu. Büyük bir depremde enkaz altındaki insanlara ulaşmak çok zor ve meşakkatli oluyor. Ekonomimizin yüzde 50'den fazlasının bu bölgede olduğunu var sayarsak, Marmara Türkiye'nin ana gövdesidir. Siyasi, ekonomik ve askeri açıdan zor bir coğrafyanın içinde yaşıyoruz. İstanbul, Marmara Bölgesi'nde olduğuna göre ekonomimiz ciddi bir darbe görür. Bu bakış açısından baktığımızda ciddi finansman kaynağı ile bölgedeki dönüşümü ne kadar çok sağlayabilirsek can ve mal kaybını minimuma düşürmüş oluruz. Büyük Marmara depreminin kaçınılmaz olduğunu düşünürsek yıkımın fazla olması durumunda dönüşümden çok daha fazla can ve mal kaybı olacağı gözükmektedir" diye konuştu.

Rant eksenli düşünmeyelim

Vatandaşlara kentsel dönüşüm hakkında halen farklı vaatlerde bulunan müteahhitler olduğunu söyleyen Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim için devlet babadır, biz vatandaş olarak devlete küsemeyiz. Kentsel dönüşüme karşı çıkanların daha sonra yeni inşa edilen konutlarına taşındıklarında memnun kaldıklarına şahit olmaktayız. Devlet, kentsel dönüşüm çalışması başlattığı zaman ilk anda bunu kabullenmesek dahi, daha sonra bunun maddi ve manevi anlamda faydalı olduğunu görüyoruz. Bunu iş işten geçmeden görebildiğimiz zaman maddi ve manevi kazançlı çıkabiliriz. Hele ki, bir deprem olduğu zaman ne kadar sağlam konutlarda yaşadığınızı daha iyi anlıyorsunuz. Allah korusun, depreme dayanıksız bir bina yıkılırken sizin oturduğunuz bina depremde hasar görmüyor ise bunu en iyi bu şekilde anlatabiliriz. Vatandaşların bu konuya yaklaşımını da göz ardı edemeyiz.

Biz, Türk milleti olarak kadirşinas bir milletiz. Kendisini evlatlarına da bakmak zorunda hisseden aile yapısı ile yaşadığımız için olaylara duygusal bakıyoruz. Bir aile babası tekil düşünürse kabul eder belki ama çoluğu çocuğu da devreye girince durum değişiyor. Vatandaşlar kentsel dönüşümü can eksenli düşünmüyor, sayı eksenli düşünüyor. Bunu can eksenli düşünmeliyiz. Konut sayısı eksenli düşündüğümüzde ilerleyemiyoruz. Mali olarak düşünülürse eski yapıların bedeli yeni alacak olduğunuz düşük m² bedelinden de düşük olduğunu ve bu kapsamda mali (değer) anlamında kazançlı oluyorsunuz. Kentsel dönüşümde siz bugün m² olarak daha düşük m²'ye sahip olabilirsiniz. Kentsel dönüşümdeki amaç, can ve mal kaybını önlemektir. Biz millet olarak maalesef bir koyundan iki post çıkarmanın derdine düşüyoruz. Kentsel dönüşüm aslında devletin o mahalleye bir yardımıdır. Devlet size ileride mağdur olmamanız için yardım ederken siz bu mağduriyetinizi rant eksenli düşündüğünüz zaman sorunlar çözülmüyor. Esas sıkıntı buradan çıkıyor. Rant eksenli değil, can eksenli baktığımız zaman kentsel dönüşüm çalışmaları daha makul bir şekilde sonuçlanır."

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.