Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Atilla TÜRKOĞLU. BAKİ YAPI İnşaat firmasında teknik koordinatörlük yapıyorum. 1977 – 1978 yılları arasında üniversiteden mezun oldum. Kısa bir süre devlet yönetiminde bulundum. Sosyal Sigortalar İnşaat Daire Başkanlığı’nda mimar olarak çalıştım. Özel proje bloklarında çalıştım. Kendi projelerimle yarışmalara girdim. Çeşitli ödüller aldım. Daha sonra da inşaat firmalarında proje deneyimi ve uygulama deneyimlerinde bulundum. OYAK İnşaat firmasından 1993-1994 yılları arasında emekli olup ayrıldım. 7 yıldır da BAKİ YAPI İnşaat firmasında çalışıyorum.
TİP PROJELER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Teknik bilgilerinize dayanarak TOKİ’nin başlatmış olduğu konut projelerinin daha başarılı olması için neler söylemek istersiniz?
TOKİ’nin yapmış olduğu bu uygulamada benim hep aklıma takılan bazı konular olmuştur. Bu konu proje konusudur. Özellikle proje konusunda TOKİ’nin yeniden elindeki tip projeleri gözden geçirmesinin büyük faydası olacağına inanıyorum. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde uygulandığı için çeşitli aksaklıklara da yol açtığını da izlemekteyim. Bu sorun belki kısa bir sürede çözülemeyebilir ama bir proje etüdünün mutlaka yapılması kanaatindeyim. Ayrıca bu projelerin ihaleye çıkmadan evvel mutlaka vaziyet planlarında yerleştirilmiş kodlarıyla, belediye ile görüşmeleri yapılmış, inşaat ruhsatı alınmış olarak ihaleye çıkılmasında hem TOKİ açısından, hem müteahhit açısından, hem de işin daha seri gitmesi açısından çok büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. İsterseniz size bunun sebebini de anlatayım. Mesela ruhsat alınmadığı için, vaziyet planında yerleştirilme yapılmadığı için ihaleyi alan firma bu işlemler için uzun bir süre uğraşıyor ve 2-3 ay gibi büyük zaman kayıpları oluyor. Dolayısıyla işini de geç başlatmış oluyor. Bu kaybedilen süre işin teslimini etkiliyor. Müteahhit için de büyük sıkıntılara yol açıyor. Yine de Toplu Konut İdaresi’ndeki teknik personellerin bu konuda büyük desteği oluyor. Fakat belediye ile olan temaslar ne olursa olsun bir süreçtir. Bu temaslar erkenden yapılsa bile belediye ile yapılan temaslar sonuçlanmadan işe başlayamıyorsunuz. Bu da müteahhitlerin çalışma hevesini etkiliyor.
YÖRESEL YATIRIMLAR YAPILMALI
Bahsetmiş olduğunuz bu tip projelerin halkımıza ne gibi zararları var?
Aslında tip projeyi şöyle düşünmek lazım. Mesela yapılan konutları Doğu Anadolu Bölgesi’nde, ağır kış şartları olan Erzurum’da veya biraz daha ılıman olan Ankara’da düşünürseniz anlarsınız. Ankara’da ve Erzurum’da yaşayacak insanların sosyal profilleri tamamen farklıdır. Erzurum’da oturacak bir aile o evde kalabalık bir şekilde oturmak isteyecektir. Oysa zaten tünel kalıp sisteminin bizleri kısıtladığı birtakım alanlar var. Özellikle küçük ve sosyal amaçlı yapılan bu konutlarda kalabalık bir ailenin o eve taşınması ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Yatak odasının boyutlarından tutun banyoların boyutuna kadar büyük sıkıntılar oluyor. İnsanlar normal bir çamaşır makinesini bile o küçücük banyoya sokmakta zorluk çekiyorlar. Bu bahsettiğim sosyal profilden yola çıkarsak o projelerin bazı mekanlarda daha fazla tutulmasında ciddi bir fayda olacağına inanıyorum. Bu sayede de o projelere satış anlamında da ciddi bir rahatlık olacağına inanıyorum. Çünkü öteki türlü yapılan konutları satmakta güçlük çekiyoruz. Sadece konut yapmakla insanları o bölgelere çekemiyorsunuz. Bölgenin turistik ve yöresel özelliklerine de hitap etmek gerekiyor. TOKİ bu tip projeleri arsadan arsaya değil de bölgeden bölgeye uygularsa daha başarılı olacağına inanıyorum.
DÜŞÜK FİYATA İŞ VERİLMEMELİ
TOKİ’nin Eylül ayından itibaren tekrar bir atağa kalkacağı söyleniyor. Peki demir ve çimento üreticilerinin tekelleştiği bir dönemde bu hareketlenmeyi Türkiye kaldırabilir mi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bu konuyu da şöyle anlatayım. İhaleye çıkıldığı anda değer tekliflerinin hazırlandığı kanaatinde değilim. Birçok projede de bunu gözlemledim. Sırf işi alabilmek için ucuz fiyatlar teklif ediyorlar. “Hele bir iş alalım da yaparız” diyerek mesela 100.000 liralık bir işe 50.000 lira teklif ediyorlar. Daha sonra işi yapamıyorlar. Bizim bu konuda önce kendi iç muhasebemizi yapmamız gerekir. Örneğin; bir araba almak istiyorsunuz. Arabanın değeri 100.000 lira. Siz o arabayı 40.000 liraya almaya çalışıyorsunuz. O arabanın değeri demek o kadar ki, o fiyata satıyorlar. Hadi 90.000 liraya alabilirsiniz ama 40.000 liraya alamazsınız. Hem o arabayı herkes 100.000 liraya almaya çalışırken kimse size 40.000 liraya vermez. İşte ihalelerde birinci sıkıntı budur. Peki bu neden oluyor? TOKİ’ye iş yapan büyük firmaların yanında bu işi öğrenmeye çalışmış ve taşeronluğun bir üstüne çıkmaya çalışan firmaların ihalelerde düşük fiyat teklif edip iş aldığına inanıyorum. Bunu da tehlikeli buluyorum. Küçümsediğimden değil ama bize gelen bazı haberlere üzülüyoruz. Mesela alçı sıvalar döküldü, boyalar çatladı, duvarlar su aldı, bodrum katlar su içinde, çatı akıyor gibi gelen haberler çok üzücü şeylerdir. Bunlar olmamalıdır. Bunu sadece TOKİ için söylemiyorum. Genel konuşmak gerekirse bu sorunlar özel projelerde, kooperatif konutlarında karşınıza çıkabilir. Fakat TOKİ’nin yaptığı konutlarda olmaması gerekiyor. TOKİ demek devlet güvencesi demektir. Bu da halk üzerinde olumlu etki yapıyor. Çünkü TOKİ yaptığı evlerde insanlara devlet güvencesi veriyor. Bu yüzden kontrol mühendislerinin yaptıkları kontrol mekanizmasının daha iyi olması gerekiyor. Bu sorunun çözümünün bulunması şu an için çok zor olabilir. Katı formüllerle çözüm bulunabilir ama bu da serbest yapılan bir yarışmayı zedelemiş olabilir. Eğer bu bir özeleştiri ise teklif verecek firmanın da bunu düşünmesi lazım. Büyük bir işin altından kalkamayacak bir firmanın o ihaleye girmemesi gerekir. Özellikle sonu hüsranla bitiyorsa hiç girmesin. Bu yüzden hem müteahhide hem kuruma hem o evde oturacak vatandaşa hem de alt taşeron firmalara da yazık oluyor. Bunu artık öğrenmemiz lazım. Müteahhidin iş yapan kısmı bence doğru ama iş yaptıran kısmında da ciddi anlamda problemler var. Özellikle arada parasıyla bir ev almaya çalışan vatandaşa çok yazık oluyor.
TAŞERON FİRMALAR DA SORUMLULUK ÜSTLENMELİ
Peki düşük fiyata işi alıp taşeron firmaya nerdeyse maliyet fiyatına veren firmalar var. Böyle bu durumda taşeron firma ne yapsın? Sizce bu sorun nasıl çözülebilir?
Böyle bir sorunu çözmek çok zor olur. İş devredilemez gibi bir kural koymak da sorunu çözmez. İşi alan firma bir şekilde işin içinden çıkar. Bu sorunun çözümü TOKİ’ye de düşmüyor. Bunun çözümü iş yapan kişilere düşüyor. Herkes uzmanlık alanı neyse o konuda iş yapmalıdır. Bu da şuna benzer. Yıllarca emek verip bitirdiğiniz mimarlık gibi bir mesleğiniz varsa gidip pazarcılık yapmamalısınız. Bir taşeron benim bildiğim kadarıyla ince imalatlar konusunda uzmandır. “Binayı temelinden ve ısı yalıtımıyla da beraber alır tamamen yaparız” diyerek olmaz. Bu taşeronluk değildir. Bu işi devralmak gibi bir şey. Bilhassa müteahhitlik oluyor. O zaman teminat mektubu yetmediği için ihaleye giremeyip işi sizden devralan bir kişi olmaya başlıyor. Böyle olmaması gerekiyor. Bunu işi alan firmanın da, işi taşeron olarak devralan bir firmanın da ellerini vicdanına koyup düşünmesi gerekiyor. Çünkü işi alan firma daha önce alnının akıyla bitirdiği işlerde kendisine bir referans sağlamıştır. İşi devrettiği taşeron firmanın yapacağı bir hata firmanın da itibarını zedeler.
BÜYÜK İŞLER BAŞARDIK
Efendim, teknik bilgilerinize dayanarak Türk müteahhitlerini dünya müteahhitleri ile kıyaslarsanız nerdeyiz?
Bu konuda Türk müteahhitlerinin büyük bir ilerleme kaydettiğine inanıyorum. İlk zamanlar kimse Türk müteahhitlerinin böyle bir başarıyı yakalayacağına kimse inanmıyordu. Sonunda başardık ve gerçekten büyük başarılara imza attık. Bazen teknik ekip yönünden bazen de teknolojik yönden eksikliklerimiz oldu. Fakat her işte bir eksiklik olur. Önemli olan emin adımlarla bu hedefte ilerleyebilmektir. Türk müteahhitleri bence teknolojik kaliteyi de yakaladı. Profesyonel anlamda da firmalar da satış uzmanlığı, pazarlama koordinatörlüğü ve teknik koordinatörlük gibi bazı birimler oluştu. Türk müteahhitlerinin daha güzel başarılara da imza atacağına şahsen inanıyorum.
VATANDAŞ TOKİ'YE GÜVENİYOR
Son olarak Türk halkına neler söylemek istersiniz?
Vatandaş zaten devlete güveniyor ve öncelikle TOKİ’den ev sahibi olmak istiyor. Bunu da kura çekimlerinde anlıyoruz. Yıllar sonra ev sahibi olacak insanların sevinçten ağlamalarından bile belli oluyor. Devletine bu kadar güvenen halkın, güvenine layık olabilmek için daha güzel imkanlar sağlamak gerekiyor. Aslında bu bir fırsattır. TOKİ bu güvence ile yeni bir hamle yapabilir. Mesela benim bir evim var diyelim. Dar gelirliyim ve küçük bir evde yaşıyorum. Oğlum veya kızım evlendi. İkinci bir ev almak istiyorum. Bu şekilde TOKİ’den ev almak istesem TOKİ böyle bir şeye izin vermiyor. Bence bu tür kısıtlamalar kaldırılsın. Bu yapılan güzel konutlar kısıtlamalar kaldırılırsa daha çok satılır. Bazı yerlerde konutların satılamadığını duyuyorum. Belki ekonomik, belki de yöresel özelliklere uygun olmadığı için satılamıyor. Örneğin; ikinci bir ev alacak insana faiz oranları değişik şekillerde uygulanabilir. Kısacası bu projelerin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. TOKİ bugüne kadar büyük işler başardı. Daha da büyük işler başaracağına inanıyorum.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.