ELEKTRİK SAYACI DA ÜRETİYORUZ
Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Ferda YILDIZ. Yüksek Elektronik Mühendisiyim. Haberleşme konusunda Amerika’da master yaptım. 1985 yılında Türkiye’ye dönünce Başarı Elektronik firmasını kurduk. Türkiye’ye ilk defa araç telefonu projesini getirdik. Bu sayede NOKIA ile ortak çalışmalarımız oldu. Ankara’da Mesut Kaan Tesisleri’ni kurduk. Amacımız ticaret yaparak kazandıklarımızla Türkiye’de kalıcı olarak yerleşik üretim yapan, Türk ekonomisine gerçek anlamda katkıda bulunan, insanlara iş imkanı sağlayan yüksek teknolojili bir tesis kurmaktı. Bunu da başardık. Mesut Kaan Tesisleri’nde bugüne kadar muhtelif ürünler ürettik. İlk zamanlarda cep telefonları, televizyon vericisi gibi ürünlerle üretim hayatımıza başladık. Bugün daha çok ağırlıklı olarak elektronik elektrik sayacı üretiyoruz. Yılda 500.000’den fazla sayaç üretimi yapıyoruz. Türkiye ilk defa akıllı sayaç diye bir sayaçla tanıştı. Bu uygulamayı Kaan Akıllı Sayaçları adıyla biz başlattık. O günden bu güne Mesut Kaan Tesisleri gerçek anlamda tamamen Türk mühendislerinin müdahale ettiği, ürettiği bir sayaca sahiptir. Şirketimizin ana konusu da telekomünikasyon alanındaki cep telefonları dağıtım işidir. Türkiye’nin her tarafına dağılmış bir dağıtım ağına sahibiz. Ana bayi sayısı 2.000 olan, alt bayileriyle birlikte 8.000 noktada dağıtım yapıyoruz. Samsung cep telefonlarının Türkiye distribütörlüğünü yapmaktayız. Başarı Holding, Türkiye’de Samsung cep telefonlarının pazar payını % 30’lara çıkarmıştır. Siemens ve Samsung cep telefonlarına teknik servis desteği veren bir firmamız var. Başarı Yayıncılık adındaki firmamız televizyon ve stüdyo ekipmanları üzerine faaliyet gösteren bir firmamızdır. Başarı Mobil adındaki firmamız cep telefonlarında gençlere yönelik oyun, logo, melodi servisi yapan bir firmadır. Başarı Telekomünikasyon adındaki firmamız mühendislik ve altyapı işlerinde aktif durumdadır. Türk Telekom’un hiperakses sistemlerinin koruyucu durumundadır. Başarı Teknoloji isimli firmamız ise elektronik elektrik sayacı üretimi yapmaktadır. Ayrıca Agusta helikopterlerinin Türkiye distribütörlüğünü yapmaktayız.
ADİL REKABET ORTAMI OLUŞTURULMALI
Türk insanına istihdam sağlayan bir işadamı olarak devletten beklentileriniz nelerdir?
Türkiye’de özel sektör olmak çok zordur. Ben hayatım boyunca şu sözü söylemişimdir; “Devletten bir takım yardımlar alarak bir şeyler yapmak geçicidir, kalıcı değildir”. Devletimiz ülkede handikap yapmasın, adil rekabet ortamı oluştursun. Türkiye’deki en büyük sorun da adil rekabet ortamının oluşturulamamasıdır. Dolayısıyla bu haksız rekabet ortamında halen aşırı bürokratik uygulamalardan dolayı Türk firmalarının önü açık değildir ve dünya çapında rekabet edilememektedir. Biz Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Bey ile birlikte ilk seçimde Çin’e gittik. Birçok işadamıyla görüşmelerimiz oldu. Örneğin; Çin’den gelen mühendisler ve işadamları Elektronikçiler Birliği adı altında Türkiye’de elektrik sayacı satmak istediklerini söylediler. Türkiye kapılarını sonuna kadar açtı. Biz yerli tüketici olduğumuz halde farklı distribütörler ile Türkiye’de elektrik sayaçları satışa sunuldu. Biz de Çin’e elektrik sayacı satmak istediğimiz zaman bize “Çin’e, Çin yapımı dışında elektrik sayacı giremez” dediler. Bu nasıl bir ticaret anlayışıdır? Devletimin beni burada koruması ve düzgün çalışan ile düzgün çalışmayanı ayırt etmesi gerekir. Biz eğer Avrupa Birliği’ne entegre olmak için birtakım kuralları yerine getirmeye çalışıyorsak firmalarımızın da düzgün olarak çalışmalarını kontrol altına almamız gerekir. Kısacası; Biz haklı rekabet istiyoruz.
HELİKOPTER ÜRETMEK İSTİYORUZ
2010 yılına kadar hedefleriniz nelerdir?
Türkiye’de kesinlikle helikopter üretmek istiyorum ve bunun yapılabileceğine inanıyorum. Bu üretimin yapıldığı yerleri çok iyi biliyorum. Helikopter üretmekten kastım helikopterin son montaj işini yapmaktır. Helikopter, uçak gibi cihazlar stratejik silahlardır. Günü gelir, para verseniz de alamazsınız, kullanamazsınız. Ben aynı zamanda yazılım mühendisiyim. Dolayısıyla uzaktan kumanda ile aletlerin nasıl kontrol edileceğine vakıfım. Bu gibi cihazların üretiminin Türkiye’de her zaman her şart altında memleketi için çalışacak Türk insanlarının bilgisi dâhilinde yapılması gerektiğine inanıyorum. Bunu yaparken de yabancı firmalarla birlikte bilgi alışverişi de yapılması gerekir. Ne üretirsek üretelim, dünya standartlarında marka haline gelebilecek ürünler üretelim. Üretirken de ürünlerimizi sadece kendi ülkemizde değil diğer dünya ülkelerine de pazarlayalım. Benim üretim konusundaki en büyük vizyonum budur.
DIŞ PAZAR ZAMAN MESELESİ
Dış pazara yönelmek gibi hedefleriniz var mı?
Dış pazara da yöneliyoruz. Bu bir zaman meselesidir. Öncelikle ülkemizde güçlü olmamız ve bir birikime sahip olmamız gerekir. Her ülke hem pazarlama hem de ürün geliştirme adına bir yatırımdır. Bu yatırımları yaparken zamana ihtiyacımız oluyor. Bunun yanında ülkemizde ciddi boyutlarda kayıt dışı istihdama ortam sağlayan ve Çin mallarını ucuz fiyata piyasaya sunan şirketler var. Biz bu şirketlerle de sürekli rekabet içerisindeyiz. Eğer o şirketlerle bu konuda rekabet etmesek daha güzel çalışmalara imza atarız.
KALİTELİ ÜRÜNLERE SINIFLANDIRILMA ŞART
Ürünlerde sınıflandırma yapılmalı mıdır?
Bizim sektörümüzde böyle bir sınıflandırma yok. Çeşitli kalite ve tescil belgeleri zorunluluğu var. Fakat bu gibi belgeleri de elde etmek o kadar zor değil. Kaliteli ürünlere sınıflandırma getirilmesi gerekir. Çünkü biz yılda 500.000’den fazla elektronik elektrik sayacı üreten bir fabrika olarak 10 tane işçisiyle atölye işleten kişilerle rekabet ediyoruz ve devlet nezdinde aynı konumdayız. Onların da, bizim de kalite ve tescil belgelerimiz var. Halbuki aynı üretim ve istihdam kapasitesine sahip değiliz. Bu durum ithalatta da aynıdır. Bir büro açıp ithal ürün pazarlayan bir firma zorunlu olarak ülkenin çeşitli bölgelerinde 5 tane teknik destek verecek servisler açmak zorundadır. Teknik servislerini de açtığı zaman bizim gibi firmalarla aynı konumda olmaktadır.
ÖNCE İÇ PİYASA SONRA DIŞ PİYASA
Peki sizce ne gibi önlemler alınmalıdır?
Dünyada serbest ticaret ortamı içerisinde önlem almak kolay olmayabilir. Buna Avrupa Birliği belli başlı sınırlama getirmiştir. Mesela, her ülke kendi birikimiyle ürettiği ürünlerini önce iç piyasaya, daha sonra dış piyasaya sunmaktadır. Bu da bir zaman kazancıdır. Bizim ülkemizde de böyle bir uygulama olmadığı için bizzat Avrupa’da ürünlerimizi tescil ettirdik. Türkiye’de de böyle bir uygulama olursa bütün işadamları rahatlıkla uyum sağlar.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.