Best Tasarım İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selin Çanakcı, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Çanakcı, "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında 130 bin hektar alanın sulanmasıyla ilgili yaklaşık 20 yılda ne yazık ki 20 bin hektar alan sulamaya açılabilmiştir. Sulamaya açılması gereken 110 bin hektarlık bir alan daha vardır. Kralkızı Barajı ve Dicle Barajı 1997 yılından beri faaliyette olmasına rağmen sulamada henüz istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Barajların ekonomik ömrü 50 yıldır. Bu yüzden Kralkızı Barajı'nın ve Dicle Barajı'nın suyu 25 yıldır boşa akmaktadır. Geçmiş yıllarda Kralkızı ve Dicle barajlarından sulama yapılması için 222 kilometre devasa ana kanallar inşa edilmiştir. İnşa edilen kanallara yıllardan beri su verilmediği için kanalların fiziki şartları bozulmuştur. İlk defa 2021 yılında ana kanala su verilmeye başlandı ve bu bile heyecan oluşturdu. Köylüler önceki yıllarda atıl durumda olan kanalları çardak gibi kullanıyorlardı veya üzerini toprakla doldurup yol geçişleri olarak kullanıyorlardı. Bu yıl içerisinde bu projelere daha çok önem verilmeye başlandı" dedi.
KRİTİK İKAZ
Tarımsal faaliyetlerin hızlanması gerektiğini vurgulayan Çanakcı, "Dünyada ciddi bir kuraklık krizi baş göstermeye başladı. Tarımsal kriz maalesef ülkemizi de etkileyecektir. Gelinen aşamada Türkiye'deki çorak arazilere sadece buğday ve arpa ekilmemelidir. Alternatif ürünlerin de atıl durumda olan tarım arazilerinde yetiştirilmesi için sulamaya devletimiz tarafından ciddi manada destek verilmelidir. Buna dair GAP kapsamında olan 130 bin hektar alanın 110 bin hektarının da acilen sulamaya açılması ve tarıma kazandırılması gerekmektedir. Bunun ekonomiye katkısı olabileceği gibi göç ve terör önlenecektir. Sulu tarıma geçildiği takdirde birçok yan sektör etkilenecektir. Tarımsal faaliyet arttığı zaman gübreleme, ilaçlama, ambalajlama ve nakliye sektörlerine doğrudan etki edecektir. Tarım araçlarının da üretimi artacaktır. Bunun milli ekonomiye doğrudan katkısı olacaktır" diye konuştu.
Tarımın enflasyonu doğrudan etkilediğini belirten Çanakcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada sanayisi gelişmiş bütün ülkelerin en büyük dayanağı tarım olmuştur. Ülkemizde de tarım geliştiği takdirde sanayi ilerleyecektir. Çünkü dünyanın her yerinde sanayi tarımın desteğiyle gelişmiştir. İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ile İsveç gibi ülkeler bu yöntemle tarımda ve sanayide iyi bir konuma gelmişlerdir. Bugün Rusya ve Ukrayna dünyanın tahıl ambarı konumundadır. Hâlbuki Türkiye'nin de tahıl ambarı olabilmesi için herhangi bir engel yoktur. Bizim komşu ülkelerimizin tahıl ürünlerine yönelik büyük ihtiyacı vardır. Arap yarımadası, Kuzey Afrika ve Güney Afrika ülkelerinin arasında Türkiye olarak jeopolitik bir konumdayız. Ne yazık ki biz bu konumumuzu değerlendiremiyoruz. Yurtdışında tahıl ithal edip onu yarı mamul haline getirip ihraç etmek yanlış bir yöntemdir. Mesela bazen patates fiyatları tavan yapıyor, bazen de dip yapıyor. Fiyatlar tavan yaptığında enflasyon da artmaktadır. Türkiye'de enflasyonu düşürecek yegâne faktör tarım ürünlerinin maliyetinin aşağıya düşürülmesidir. Ayrıca tarımsal ürünlerin piyasaya arzı da arttırılmalıdır. Bir önceki yıl 5 lira olan ürünler bir sonraki yıl 30 liraya çıkınca enflasyonu tetikliyor. Bunun sebebi bir önceki yıl az ekilen ürünün bir sonraki yıl da az ekilmesidir. Tarım arazilerini daha fazla sulamaya açarsak aradaki makas daralır. Mesela seracılık faaliyetlerini sadece Antalya ve civarında değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de yaygınlaştırabiliriz."
ÖNEMLİ UYARI
Çiftçilerin bilinçlendirilmesi için Tarım ve Orman İl Müdürlüklerine büyük görevler düştüğünü söyleyen Çanakcı, "Türkiye'nin her yerinde il müdürlüklerinin köylüleri kooperatifleştirmeye teşvik etmesi gerekiyor. Alternatif tarım ürünleri de birçok bölgede yetiştirilmelidir. Bugün Türkiye'de kivi gibi tropikal ürünlerin bile üretilebildiğini görüyoruz. Ürün çeşitliliğinin artması için il müdürlüklerine ciddi bir görev düşüyor. Bu merciler hangi yörede hangi ürünlerin daha verimli olabileceğini anlatmalılar. İklim, bitki ve toprak yapısıyla birlikte araştırma yaparak çiftçilerimizi aydınlatmalılar. Sulamalar da sadece arpa ve buğday için yapılmamalıdır. Meyveciliğe ve sebzeciliğe önem verilmelidir. Ancak bu şekilde bir sezonda birden fazla ürün alınabilir. Bugün çiftçiler sadece buğday ekip 7 ay boyunca hasadını beklemektedir. Bir çiftçinin sadece buğday ekip 7 ay beklemesi milli ekonomiye bir zarardır" şeklinde konuştu.
ANLAMLI ÖNERİ
Tarım arazilerinin imara açılmaması gerektiğini savunan Çanakcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin en büyük sorunu tarım arazilerinin imara açılarak katledilmesidir. Tarım arazilerimizi kaybettiğimiz zaman Türkiye bunun farkına varacaktır. Gelinen aşamada tarıma uygun arazilerde tarım, oturuma uygun arazilerde konut yapılmalıdır. Fakat biz tarım arazilerine ev ve fabrika kurarak verimli toprağı öldürüyoruz. Tarım arazisi olan insanlar da imar beklentisinden dolayı tarlasını işlememektedir. Bu da ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir. Çiftçilere araziye göre verilen destek bence çok yanlış bir politikadır. Tarlasını ekmediği halde devletten tarımsal destek alanlar var. Hâlbuki bunun yerine tarımsal üretime yönelik destek verilse daha mantıklı olur."
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.