Ucuz maliyet devlete büyük zararlar veriyor
Burakcan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Peker, kamu ihalelerinde yüksek tenzilatlı teklifler verilerek işler alındığını ve bunun devlete büyük zarar verdiğini söyledi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

Öncelikle bize kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınız?

Ben 1969 Bitlis Tatvan doğumluyum. Evli ve 3 çocuk babasıyım. Şirketimiz Hüsamettin Peker tarafından 1974 yılında kurulmuş bir aile şirketidir. Şu anda Burakcan İnşaat’ın ortaklarındanım. Hüsamettin Peker İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketimiz var. Burakcan İnşaat olarak şu anda Küçüksu-Pervari İl yolunu yapıyoruz. 1997 yılında ihalesi yapılan proje halen devam etmektedir. 66 km. uzunluğundaki yolun 45 km’si sathi kaplama olarak tamamlanmış olup geriye kalan kısımdaki çalışmalar toprak işleri ve sanat yapıları olarak devam etmektedir. 2003 yılından sonra işimiz bayağı ivme kazandı. Yani daha önceki yıllarda ödenek sıkıntısı çekiyorduk. Fakat 2007 yılından sonra Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlandıktan sonra ödenek sıkıntısı çekmedik. Bunun dışında Milli Savunma Bakanlığı’nın da işlerini yapıyoruz. Halen devam etmekte olan işler var ve toplu konut işlerine giriyoruz, ihaleleri takip ediyoruz. Firmamıza uygun bir iş bulduğumuz zaman kriterlerimiz yetiyorsa teklif vermeye çalışıyoruz.

İHALELERDE ORTALAMA BİR SİSTEM OLMALI

Kamu ihale sistemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Tabii çok fazla tenzilat yapan bir firma değiliz. Belli bir kalitemiz var. Bir işi aldığımızda zarar da olsa işi düzgün yapmak zorundayız ve kaliteden ödün vermiyoruz. Bu nedenle çok fazla tenzilat yapamadığımız için çok fazla ihalelere de giremiyoruz. Bu ihale kanununun iyi tarafları da var kötü tarafları da var. Süreler çok kısa ve ödenek sıkıntısı yok. Mesela Van’da önümüzdeki ay içerisinde birkaç tane ihale var. 30-40 milyonluk işlerin süreleri 500 gün ve yarısı da kış olduğu halde erkenden bitiriliyor. Tabii bu ihaledeki sıkıntılarımız çok fazla tenzilat olmasıdır. Eğer ara bir formül bulunup ortalama sistem getirilirse daha iyi olur diye düşünüyoruz. Yaklaşık maliyeti devlet çıkarıyor ve bizler bunu ihaleden önce bilmiyoruz. Ya da ihale dosyasındaki pursantajlara göre çıkarabiliyoruz. İhale günü yaklaşık maliyet açıklanıyor.

TÜRKİYE’DE EN ÇOK MÜTEAHHİTLER VERGİ ÖDÜYOR

Türkiye’de bugün müteahhitliğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiç kimse müteahhitler kadar vergi ve sigorta ödemiyor. Çünkü bir fabrika düşünün, 100 kişi çalıştırıyorlarsa 50 kişi çalışır gösterebiliyorlar. Yol inşaatında makine parkına dayalı, örnek olarak bir dozer koyuyoruz. 100 kişinin yaptığı işi yapıyor. Eskiden elle beton dökülüyordu. Bu gibi şeyler artık makinenin gücü ile yapılıyor. Şimdi işi bitirdiğimiz zaman Karayolları’na müracaat ediyoruz, teminatımızı çözün diyoruz. Karayolları da bağlı bulunduğumuz Bitlis SSK’ya ‘Bu firmanın teminatını çözün’ diye yazı yazıyor. Bitlis SSK’da diyor ki; ‘Burakcan İnşaat’a ne kadar para ödedin’. Yani düşünün, ‘Kaç kişi çalıştırdın’ değil, ‘Ne kadar ödedin’ diye soruluyor. Karayolları Van 11. Bölge’de örneğin 100 milyon para ödedim. Oradaki yol işinin yüzdesi kaçsa hemen bakıyor; ‘70 milyona göre SSK yatırmışsın, 30 milyonluk daha SSK yatırman lazım’ diyor. Kazansak da kazanmasak da hak edişlerimizden gelir vergisi adı altında yüzde 3 kesinti oluyor. Yüzde 2,5 da SSK kesintisi, yüzde 1’e yakın muhtasar, yüzde 1,5 da sözleşme masrafları var. Yaklaşık maliyet hesaplandığı zaman bu bütün saydıklarımın toplamından yüzde 10 müteahhit karını idare yüzde 25 olarak hesaplıyor. Bu yüzde 10 da bunun içerisindedir. Bir müteahhit yüzde 40 tenzilat yaptığı zaman kötü imalat yapıyor. Devletin kontrol mühendisi 24 saat işin başında duramıyor ki. İşleri yaparken vicdan muhasebesi yapmamız lazım.

EN BÜYÜK EKSİKLİĞİMİZ TEKNİK ELEMAN SIKINTISI

İnşaat sektöründeki eksikliklerden de bahsedebilir misiniz?

Bizim en büyük eksikliğimiz ve sıkıntılarımızdan biri teknik eleman bulamamızdır. Bilhassa Doğu Anadolu Bölgesi’nde bu sıkıntılar var. Devlet bu ihale yasasına göre şantiye şeflerine belge veriyor. Benim yanımda çalışan bir mühendis, mesela Tatvan’da toplu konut işinde 1 sene çalıştı diyelim. Benimle birlikte aynı ihaleye giriyor. Bir masası, ofisi bile olmayan bir insan işi alıyor. Onların girdiği ihaleye biz giremiyoruz. Türkiye’de maalesef inşaat yapan insanlar bir kurstan geçmiyor. Sıvacısı, demircisi, kalıpçısı, alçıcısı herhangi bir eğitimden geçmiyor.

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.