Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Metin ÖZDEMİR. İnşaat mühendisiyim. Daha önceki iş hayatımda şantiye şefliği, hakediş mühendisliği ve proje müdürlüğü yaptım. 6 yıldır da Doğa İnşaat firmasında çalışmaktayım.
Doğa İnşaat kaç yılında kuruldu? Bugüne kadar neler yaptı?
Doğa İnşaat 1987 yılında Ankara’da kurulmuş bir firmadır. İlk önce Ankara çevresinde devlet işleri yapan, özellikle Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na okul işleri yapan bir firmadır. Daha sonra İstanbul’da şube açılmasıyla birlikte Büyükşehir Belediyelerine, kamu kuruluşlarına ve özel sektöre ait birçok projeyi başarıyla tamamlamış bir firmadır. Öncelikle toplu konut yapıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Kağıthane’de, Alibeyköy’de ve Yeşilpınar’da yaptığımız toplu konutlar var. Emlak Bankası’na Bahçeşehir’de yaptığımız villalar var. Bunun dışında yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Florya’da yaptığımız sosyal tesisler var. TOKİ’ye Tokat Merkez Dedeli 1. Bölge’de 216 konutluk, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne tamamlanmış olan Gelibolu, Tokat Mevlevihaneleri, köşkler, camiler ve medreseler var. Yine devam etmekte olan kervansaraylar, camiler, medreseler var. Bunun dışında kat karşılığı yaptığımız Doğa Club Evleri adında toplu konutlar var. Bunlardan birincisi ve ikincisi İstanbul’da yapıldı. Üçüncüsü ve dördüncüsüne ise Antalya ve İzmir’de başlayacağız. 2006-2007 programımızda da bu gibi toplu konut ve restorasyon işlerimiz var.
KISA ZAMANDA ANAHTAR TESLİMİ
Toplu Konut İdaresi’nin başlatmış olduğu konut projesinin inşaat sektörüne neler kazandırdığı hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Toplu Konut İdaresi gerçekten Cumhuriyet tarihinin en büyük hamlesini yaptı. TOKİ şimdiye kadar yapılan toplu konutların 2-3 kat daha fazlasını bir yılda yapabilecek projeler başlattı. Bunlar Türkiye’nin çeşitli yerlerinde başlatılan projelerdir. Bu projelerin süresi de çok kısa tutuldu. Bu sürelerin kısa tutulmasından amaç ise; insanların bir an önce bu evlere rahat bir şekilde yerleştirilmeleri içindi. Bu konutların başlamasının ardından başta inşaat malzemeleri olmak üzere ara eleman ve iş makinesi sıkıntıları başladı. Çünkü Türkiye’nin yıllık malzeme üretimi ve yetiştirdiği eleman sayısı belli olduğu için TOKİ de böylesine büyük bir konut atağına kalkınca bu gibi eksikler ortaya çıktı. Türkiye’nin her tarafı şantiyeye döndü. Bir toplu konut yapımında kullanılan yaklaşık 500 tane malzemenin temininde sıkıntılar yaşandı. Ara eleman yetersizliği başladı. Bunlara bağlı olarak para döngüsünde de sıkıntılar yaşandı. TOKİ projelerinin amacı konut sahibi olamayan insanları ucuz ücretlerle ve taksitlerle konut sahibi yapmaktı. Bu zihniyetle amacına ulaştı. Fakat malzeme, ara eleman ve maddi sıkıntılardan dolayı şu anda işler yavaşlama sürecine girdi. Türkiye’nin şartlarını düşünecek olursak; genç nüfus potansiyeli fazla olduğu için bir alanda bir açık olduğu zaman o açığı kapatma süresi de çok kısa oluyor. İnşaat sektörü içerisinde ara eleman açığı kapanmaya başladı. TOKİ de bunun önlemini aldığı için bu son aylarda ihalelerini yavaşlatma sürecine, elindeki işleri de bitirme sürecine girdi. TOKİ’nin bu projelerini tamamlayabilmesi için altyapı dediğimiz hazırlığını çok iyi yapması gerekiyor. Yani bir yere toplu konut yapılacaksa o bölgenin elektrik, su, yol gibi altyapılarının da yapılmış olmasına dikkat etmek gerekir. Buradaki ana sıkıntı; konutların bitmiş olmasına rağmen altyapılarının tamamlanmamış olmasından dolayı konut sahiplerinin konutlara taşınamamasıdır. Bunun dışında küçük nüfuslu ilçelere yapılan konutlar var. Nüfus yoğunluğunun az olmasından dolayı o konutların satılamaması gibi sorunlar var. Özellikle TOKİ anahtar teslimi çalıştığı için keşif hazırlanmasında ve proje aşamasında görülmeyen sorunlar daha sonra ortaya çıkıyor. Arazi şartlarından dolayı oluşan teknik personel eksikliği ve makine yetersizliği bu sorunların başındadır. Bu da müteahhitleri çok zor durumda bırakıyor.
KİPTAŞ AVANTAJLI
Peki TOKİ’ye oranla KİPTAŞ hakkında neler söylemek istersiniz?
KİPTAŞ’ın projeleri daha küçük kapsamlı olduğu için ve süre sorunu da TOKİ gibi en az sürede tutulmadığı için KİPTAŞ’ı projelerini daha iyi planlayıp, daha iyi ihalesini yapıp, daha iyi bir şekilde işini tamamlayan kuruluş olarak görüyorum. KİPTAŞ’ın satış rakamları TOKİ’ye göre daha yüksek olduğu için KİPTAŞ’ın getirisi de fazladır. KİPTAŞ işi yaparken ona göre bir maliyet çıkarıyor ve detaylar daha çok göz önüne alınıyor. Bir de KİPTAŞ’ın İstanbul’da tip projeleri olduğu için bir yerde bir eksiği olduğu zaman başka bir projede o eksiğini gideriyor. TOKİ ise projelerini Türkiye genelinde yaptığı için bu durum farklı şeylere sebep oluyor. Ağrı ile İzmir’in şartlarının bir olmadığı gibi. Mesela Tokat’ta bir tane beton firması var ve mobil vinç yok. Bu da maliyetin artmasına ve zaman kaybına neden oluyor. Fakat İstanbul’un şartları farklıdır. İstanbul’da malzeme ve ekipman sıkıntısı yok. KİPTAŞ’ın İstanbul’da iş yapmak gibi büyük bir avantajı var. Çünkü İstanbul’da iş yapmak her zaman avantajlıdır. KİPTAŞ’ın diğer bir avantajı ise zaman ve para konusunda da daha opsiyonlu ve dikkatli davranmasıdır. Tabii ki sayı olarak da TOKİ ile KİPTAŞ’ın yaptığı konut sayısı mukayese edilemez. TOKİ’nin şartları KİPTAŞ’a oranla daha ağırdır.
TOKİ PLANLI HAREKET ETMELİ
TOKİ’nin bu durgunluktan sonra tekrar bir atağa kalkacağı muhakkak. Aynı sıkıntıların tekrar yaşanmaması ve bu projenin daha istikrarlı bir şekilde devam etmesi için neler tavsiye edersiniz?
Biz hem TOKİ’ye hem de KİPTAŞ’a iş yaptığımız için TOKİ’nin bütün zorluklarını yaşamış bir firmayız. TOKİ’nin temel sıkıntıları şunlardır;
1. Öncelikle ihale yapılacak yerin şartları iyice incelenmeden ihaleye çıkılıyor. Arazi şartları belli değil. Hatta konut yapılacak arazinin yeri konusunda bile endişeler var. Müteahhit nereye konut yapacağını bilmiyor. Böyle bir sıkıntıda karşısında yetkili bulamıyor.
2. İlgili belediyelerin konut yapılacak bölgeye yol, elektrik, kanalizasyon, içme suyu gibi altyapı hazırlıklarını yapmaması başlıca sorunlardandır.
3. TOKİ kısa sürede konutları bütün altyapılarıyla beraber bitirmemizi istiyor. Bunları yapacak maddi kaynağımız olsa bile ara eleman ve malzeme yetersizliğinden dolayı müteahhit çok zor durumda kalıyor.
4. Projelerin onayında TOKİ’nin veya müşavir firmaların beklemesi, teslim tarihini etkiliyor. Mesela 1 ay onayı beklenen proje, işin 3 ay gecikmesine neden oluyor.
TARİHİ ESERLERE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİRİLMELİ
Türkiye’de özellikle İstanbul’da tarihi eserleri gün yüzüne çıkarmak adına bir kampanya başlatıldı ve eski tarihi eserler restore edilmeye başlandı. Sizin bu konuda projeleriniz var mı?
Öncelikle size bizim tarihi eserlere bakış açımızı ve yapmak istediğimiz projeleri anlatayım. Biz Doğa İnşaat olarak Türkiye’de tarihi eser kapsamına giren eser sayısının çok fazla olduğunu ve bu eserlerin restorasyonunun hiç de ehil olmayan firmalarca yapıldığını hem de çok az sayıda yapıldığını tespit ettik. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Restorasyon konusunda uzmanlaşmış teknik bir ekip kurduk. Özellikle taş ve ahşap konusunda uzmanlaşmış ekiplerle anlaştık. Bu işin diğer bir boyutu olan üniversite boyutunu da ilave ederek danışman hocalarla çalıştık. Bütün bunlar bir araya geldiği zaman ortaya çok iyi ve çok görkemli eserler ortaya çıktı. Örneğin; Sayın Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali ŞAHİN tarafından açılışı yapılan Gelibolu Mevlevihanesi ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Bey tarafından sinevizyon şeklinde açılışı yapılan Tokat Mevlevihanesi yaptığımız işlerdendir. Bunun dışında bizim devam eden bütün şantiyelerimize hükümetimizin birçok bakanı geldi. Biz tarihi eser konusunda Türkiye’nin sayılı firmaları arasına girmeye adayız. Çünkü bunun altyapısını yaptık. Biz bir senede Anıtlar Kurumu’nun da onayıyla 8 tane proje yapıyoruz. Bu projeleri başka firmalar da yapabilir. Biz bu işi daha proje kapsamında iken bütün detaylarıyla öğrenmek için yapıyoruz. Temel amacımız bu işin şantiyesiyle üniversitesini bir araya getirmektir. Yani teknik ve işi bilen insanın bir arada çalışmasıdır. “Sadece ben bunu bilirim, bunu çizerim” değil de “Ben bunu aynı zamanda uygulayabilirim.” de demek gerekir. Türkiye’de inşaat sektörünün temel sorunu çizen insanlar ile yapan insanların farklı olmasıdır. İkisi de iyi yaptığını iddia eder ama eser güzel olmaz. Çünkü farklı insanlardır ve farklı düşüncelere sahiptirler. Biz de restorasyon konusunda bu altyapıyı oluşturduğumuz için son 2 yıl içerisinde 8 tane eseri bitirdik. Şu anda yapımı devam etmekte olan işlerimiz arasında; Türkiye’nin en çok isim yapmış eserlerinden biri olan Sivas Gök Medrese, İpek yolu üzerindeki en büyük kervansaray olan Tokat Pazar Mahbere Hatun Kervansarayı, ahşabın üzerine kalem işçiliği konusunda Türkiye’nin tek eseri olan Amasya Merzifon Amine Hatun Camii, Orta Anadolu’nun en büyük hanı olan Tokat Taşhan ve Bursa’da başlayacağımız I. Murat Camii var. Bunun dışında İstanbul, Bursa ve Tokat’ta yapımına başlayacağımız projelerimiz var. Özellikle son 2-3 yıl içerisinde Vakıflar Genel Müdürümüzün yoğun çalışmalarıyla Türkiye’de restorasyon konusunda bir patlama yaşandı. Bu önümüzdeki yıllarda da devam edecektir. Bizim toplum olarak tarihi eserlere bakış açımızın değişmesi lazım. “Bir tarihi eseri nasıl kullanabilirim, nasıl ticarethaneye çeviririm.” şeklinde düşünmektense “Bu tarihi eserler bulunduğu şehrin bir mührüdür, kaşesidir. Aynı zamanda Türk milletinin kaşesidir.” şeklinde düşünmemiz gerekir. Mesela Sivas’taki Gök Medrese’nin restorasyonunu biz yaptığımız için 1.000 sene sonra o eser Türk milletinin bir kaşesi olarak orada kalacaktır. Amasya’daki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın annesi için yaptırdığı camii bundan 500 sene sonra bile Amasya Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın köyü olarak orada kalacaktır. Bunun iki tane temel amacı vardır. Birincisi Anadolu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin geçmişten beri ana vatanı olduğunun ve bundan sonra da böyle kalacağının bir kaşesidir. Bundan yola çıkarak Orta Asya’daki ve diğer yabancı ülkelerdeki Osmanlı eserlerinin de restore edilmesi lazım. İkincisi bu tarihi eserlerin turizm açısından büyük bir potansiyel oluşturmasıdır. Çünkü Avrupa’da 1.000 yıllık bir eser bulamazsınız. 500 yıllık eser bulamazsınız. Bugün Tokat’ta bizim onardığımız 5 eserin 4’ü Selçuklu eseridir. 1.000 yıllık tarihi eserdir. İç Anadolu Bölgesi illerinden Amasya’da, Tokat’ta, Sivas’ta bu bölgeler özellikle şehzadeler bölgeleri olduğu için çok eser vardır. Yani bir caddede yürüdüğünüz zaman adeta bir açık hava müzesi gibi ya bir medrese, ya bir hamam, ya da bir kervansaray görürsünüz. Türk milleti bu eserlere bu şekilde düşünerek sahip çıkmalıdır. Firmalar da buna göre işini yapmalı ve devletimiz de bu anlayışla bu işleri ihale etmelidir. Tarihi eser restore etmek bir ayrıcalıktır, bir zevktir. Çünkü yaptığınız işte 500 sene önce Mimar Sinan aynı iskeleyi kurup çalışmıştır. Şimdi siz çalışıyorsunuz. 500 sene sonra ise başka bir usta çalışacaktır. Bu anlamda restorasyon işleri özellik ve zevk ister. Biz bunu hedefliyoruz ve bunu amaçlıyoruz. Bu anlamda inşallah önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin ses getirecek birçok eserlerini yapmaya adayız.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.