Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), taşkın kontrol tesislerini devreye soktu. Bu tesisler, tarım alanları ile evleri sellerin ve heyelanların yıkıcı etkilerine karşı korudu.
ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Taşkın kontrol tesislerine büyük önem verdiğini ifade eden DSİ Genel Müdürü Kaya Yıldız, "Kurumumuz, taşkınların kontrol altına alınması ve zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalarını kuruluş yasasında tanımlanan görev ve sorumluluklar çerçevesinde yapısal önlemler içeren projeli faaliyetler ile yapısal tedbir içermeyen faaliyetler çerçevesinde sürdürmektedir. Taşkın problemi olan havzalar menba ve mansap yönüyle bütüncül olarak etüt edilmektetir. Taşkın ve rüsubat kontrolü için alınması gerekli tedbirlere yönelik planlama çalışmaları yapılmaktadır. Bu kapsamda yukarı havzada rüsubat tutucu ve eğim düzenleyici klasik ve geçirgen tersip bendi, ıslah sekisi, taban kuşağı gibi yapılar ile birlikte mansap kesiminde taşkın sularını akarsu yatağında tutmaya çalışmaktadır. Veyahut taşkına maruz kalabilecek sahadan uzaklaştırmaya yönelik düzenlemeleri içerecek şekilde duvarlı kanal, sedde gibi tesisler, kıyı oyulmalarını önlemeye yönelik mahmuzlar, akarsuların denize mansaplanmasını sağlamak üzere yapılan denize çıkış yapıları projelendirilerek inşa edilmektedir. Taşkın sularını bir rezervuarda öteleyerek suyun akış rejimini düzenleyen ve bu sayede yerleşim yerlerini taşkın sularından koruyan sel kapanları ve barajlar gibi tesisler oluşturmaktadır. Bu faaliyetler kapsamında Türkiye genelinde 2020 yılı başı itibariyle, 68 adedi taşkın maksatlı depolama tesisi, 8 bin 493 adedi taşkın kontrol tesisi olmak üzere toplam 8 bin 561 adet tesis inşa ederek işletmeye alınmış ve yaklaşık 1 milyon 931 bin 396 hektar alanda taşkın kontrolü sağlanmıştır.
KÖKLÜ ÇÖZÜM ÜRETİLİYOR
Doğu Karadeniz'de sıklıkla yaşanan taşkınlarda vatandaşlarımızın sosyal ve ekonomik olarak etkilenmesi nedeniyle, bu bölgedeki il ve ilçe merkezlerinden geçen akarsularda plan dâhilinde köklü çözüm bulunması amaçlanmıştır. Doğu Karadeniz Havzası Taşkın ve Rüsubat Kontrolü Eylem Planı çalışmaları kapsamında; taşkınlara neden olan tüm unsurlar (müdahaleler, kapasitesi yetersiz geçiş yapıları, rüsubat problemi, heyelan riski v.b.) tespit edilmiş, istimlak bedelleri belirlenmiş ve yeni ihtiyaçlar (heyelan ve erozyon kontrolü, bent, ıslah, köprü, yol vb.) planlanarak maliyetler hesaplanmıştır. DSİ Türkiye'nin dört bir yanında taşkın kontrol tesisleri inşa ederek insanları ve tarım arazilerini taşkınlardan korumaktadır."
Çiftçiler mağdur olmak istemiyor
Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer alan şehir ve köylerdeki yerleşim yerlerinin ağırlıklı olarak dere yatakları etrafında olduğunu belirten BNB İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Berat Baykara da şunları söyledi, "Topoğrafyanın çok müsait olmaması sebebiyle şehirlerin genişletilmesi için dere yataklarını daraltmak suretiyle şehir planlamaları yapılmıştır. Bu sebepten ötürü dere yataklarının tanzimi ihtiyacı hâsıl olmuştur. Yörede bulunan köylerin geçim kaynağı tarımdır. Köyler de genellikle dere yatakları etrafında kurulmuştur. Dere yataklarının ıslahı yapılmadığı takdirde her sel felaketi yaşandığında çiftçinin emekleri boşa gitmektedir. Çiftçilerin ve muhtarların en büyük beklentisi taşkın koruma projelerinin bir an evvel yapılmasıdır. Tarım arazileri ile dere arasındaki kesit dar olduğu için çiftçiler tarım ürünlerinin taşkınlardan zarar görmesinden bıkmış durumdalar. Bu yüzden köylerini terk eden insanlar var. Hem göç oluyor, hem de tarım bitiyor. Tarım arazilerinin yoğun olduğu bölgelerde taşkın koruma tesisleri inşa edilse hem tarımsal faaliyetler garanti altına alınır, hem de çiftçiler köylerinde huzurla yaşarlar. Tarımın garantisi taşkın koruma tesisleridir. Çiftçiler artık taşkınlardan dolayı mağdur olmak istemiyor. Ayrıca taşkın koruma tesisleri sadece can ve mal kaybını önlemiyor. İnşa edildiği her yere farklı bir güzellik katıyor. Ayrıca dere yatakları havzasında ciddi hazine arazileri bulunmaktadır. Bu bölgelere taşkın koruma tesisleri yapıldığı anda atıl durumda kalmış bu devlet arazileri kullanılabilir hale gelmiş olacaktır. Taşkın korumanın diğer kazanımlarının yanında göz ardı edilemeyecek ölçüde arazi kazanımı da söz konusudur. Filyos Çayı Taşkın Koruma Projesi kapsamında dere yatağı havzasında taşkın koruma tesisisin genişliği yaklaşık 250 metredir. Dere yatağı üzerinde bazı bölgelerde bu mesafe yaklaşık 700-800 metreyi bulmaktadır. Tesisin yapımı tamamlandıktan sonra 250 metrenin dışında kalan yaklaşık 4 milyon 570 bin m² hazine arazileri taşkından korunarak kullanılabilir hale gelecektir."
Köylerin ve tarım alanlarının altyapısı konumunda
Taşkın koruma projelerinin hayati düzeyde önem teşkil eden yatırımlar olduğunu belirten Karin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Özcan ise şu ifadeleri kullandı: "Biz yıllar önce bir taşkın koruma projesi inşa etmek için Konya'da bir ilçenin kasabasına gitmiştik. Her yer çamurluydu ve derenin kenarları çöplük olmuştu. Öyle bir haldeydi ki, orayı görseydiniz Pakistan'ın veya Hindistan'ın bir kasabası zannederdiniz. Biz orada istinat duvarları, korkuluklar ve köprüler yaptık. Muhtarla ve yerel yöneticilerle de istişare ettik. Bordür tretuvarlarını yaptılar. Şimdi o kasabanın eski halinden eser yok. Sanki Avrupa'nın bir beldesi gibi oldu. Bence bu da bir medeniyettir. Devletimiz böyle yatırımlar yaptığı zaman köylü köyüne dönmeye başlıyor. Evler yapıyorlar, araziler alıyorlar. Biz Konya Meram'daki Kayalı köyünde şantiyemizi kurduktan 3 yıl sonra 20-25 tane ev inşa edildiğini gördük. Devlet nerede ise millet oradadır. Dolayısıyla devletin yatırım yaptığı yerler hep değer kazanıyor. Bu da ekonomiye bir katkıdır. Sellerin bedeli çok ağır oluyor. Kırsal kesimde kalan yerleşim yerlerinin en çok suya, yola, kanalizasyona ve taşkın koruma tesislerine ihtiyacı var. Taşkın koruma tesisleri köylerin ve tarımın altyapısıdır. Bu yüzden biz taşkın koruma projelerine önem veriyoruz. Taşkın riski olan yerlerde bir an önce taşkın koruma tesisleri yapılmalıdır."
Altunbay: Devlet çok stratejik yatırımlar yapıyor
Artvin Yusufeli Barajı'nın rezervuar alanında kalan derelerin ıslah edildiğini anlatan Altyapı İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Altunbay da şunları kaydetti: "Artvin sürekli taşkın ve sel olayları ile gündeme geliyor. Bir anda taşkınlar meydana geliyor, can ve mal kayıpları oluyor. Hiçbir şey insan canından daha önemli değildir. Şu anda Artvin'de devlet tarafından muazzam yatırımlar yapılıyor. Bunu da insanları toprağından koparmamak için yapıyorlar. Mesela 1 milyon TL ücret ödeyerek tamamını satın alabileceğiniz köy arazileri var. Devletimiz ise 2 milyon TL değerinde yatırım yaparak o bölgeye taşkın kontrol tesisleri inşa ediyor. Bu aynı zamanda barajların da ömrünü uzatıyor. Çünkü taşkın kontrol tesisi inşa edildiği zaman barajlara alüvyon ve rusubat gelmiyor. Böylece barajın ömrü 50 yıl ise 100 yıla çıkıyor. Bir taşkın kontrol tesisi hem barajın ömrünü uzatıyor, hem de vatandaşın canını ve malını koruyor."