Kırşehir doğumlu olduğunu belirterek sözlerine başlayan Yılmaz Köse, "Çocukluğumdan beri inşaat sektörünün içindeyim. Hem alaylıyım, hem eğitimliyim. Kendi imkânlarımla Gismark İnşaat'ı kurdum ve güzel bir ekip olduk. Özellikle yurtdışında yaptığımız işler bize büyük tecrübe kazandırdı. Türkiye'de ise yıllardır kamu taahhüt projelerinde yer alıyoruz. Genellikle altyapı projeleriyle ilgileniyoruz" dedi.
KAMU İHALE SİSTEMİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞMELİ
Türkiye'de taahhüt işleri yapmanın çok zorlaştığını belirten Köse, "Taahhüt sektörünün geleceği için kamu ihale sisteminin baştan aşağı değişmesi gerekiyor. Öncelikle kamu ihalelerine katılan firmaların öz kaynaklarına, finansman gücüne ve makine parkına dikkat edilmelidir. İkincisi ise yeterliliği olan firmalara puanlama sistemi uygulanarak 3'ten fazla iş verilmemelidir. Böylece yeterliliğe sahip olan firmaların arasında işlerin dağılımı daha adil olur, yapılan işler de daha kaliteli olur. Şu anki kamu ihale bülteninde yayınlanan ihalelerin yüzde 75'i ikmal projeleridir. Demek ki bugüne kadar taahhüt edilen projelerin yüzde 75'i yarım kalmış. Bugün kamu ihalelerine katılmak maalesef çok kolaylaştı. Dosyasını ayarlayan herkes bizimle aynı koşullarda ihalelere girebiliyor. Şantiye bile kuramayacak firmalara işler veriliyor. Hâlbuki biz her şeyi en ufak ayrıntılarına kadar hesaplayarak ihaleye giriyoruz. Fakat sağdan soldan topladıkları dosyalarla ihalelere katılan firmaların böyle bir derdi yok. Şimdi e-ihale çıktı. Firmalar artık işin yapılacağı yeri görmeden, piyasa fiyatlarını araştırmadan, daha doğrusu iyi bir fizibilite yapmadan masabaşında e-ihale sistemi üzerinden teklif veriyorlar. Bizim gibi kurumsal firmalar bu tarz firmalarla rekabet edemez hale geldi. Bundan dolayı kurumsal firmaların çoğu yurtdışında iş yapmak istiyor. Biz de önümüzdeki yıllarda kısmet olursa yurtdışına açılmayı hedefliyoruz" diye konuştu.
MÜTEAHHİTLERİN ÇOĞU GÜNÜ KURTARDI
Müteahhitlerin son dönemlerde maruz kaldığı sıkıntılara da değinen Köse, "Biz de müteahhitler olarak son zamanlarda ciddi sıkıntılar yaşadık. Kazanımlarımızdan dolayı memnunum. Hükümetin çıkardığı fiyat farkı kararnamesinin yetersiz olduğunu söyleyenler oldu. Bence ülkenin içinde bulunduğu durumu düşünürsek yapılabilecek en mantıklı kararname böyle olurdu. O şartlarda günü kurtardık, iflas etmedik, zarar etmedik. Yeniden fiyat farkı kararnamesi çıksa bile pansumandan öteye gidemez. Bu yüzden kamu ihale sisteminin değişmesi ve fiyat farkının da yeni düzenlemede yer alması gerekiyor. Kamu taahhüt projelerindeki bütün detaylar tek bir çatı altında toplanmalıdır. Bilhassa kamu taahhüt sektöründe çalışan insanların da huzurlu ve güvenli bir şekilde iş yapmasından yanayız. Biz tarım ve sanayi ülkesi değiliz. Bu yüzden Türkiye'de taahhüt sektörü milyonlarca insanın ekmek kapısıdır. Taahhüt sektörü desteklenmelidir" dedi.
AKÇAKALE'DE SULAR ALTINDA KALAN TARLALAR KURTULACAK
Şanlıurfa'da inşaatı devam eden DSİ projelerinden bahseden Köse, "Şanlıurfa'da devam eden 3 projemiz var. GAP 10. Kısım'daki arazi toplulaştırma projemizi bu sene bitirip teslim edeceğiz. Siverek Ericek Göleti İkmali de bitme aşamasındadır. Bir diğer işimiz ise Harran Ovaları'nın Suriye kısmında köprü ve kanal derinleştirilmesi projesidir. Bu proje sayesinde Akçakale'de sular altında kalan yaklaşık 10 bin dönüm arazi kurtarılmış olacak. Projeden Suriye Tel Abyad'taki vatandaşlar da memnuniyet duyuyorlar. DSİ 15. Bölge Müdürlüğü, Şanlıurfa'da kendi vatandaşlarına yapacağı drenaj kanalları için bazen kamulaştırmaya, bazen de toplulaştırma başvuruyor. Fakat vatandaşlar yine rahat durmayıp DSİ'yi mahkemelere şikâyet ediyorlar. Buna bizzat yakından şahit oldum. Biz Suriye kısmında iş yaparken bize Suriyeli vatandaşlar meyveler ikram ederek teşekkür ettiler. Çünkü tahliye kanalını derinleştirirsek tarlasını su basmayacak ve tarlası bataklık olmayacak. Suriyeli vatandaşların böyle bir hizmete saygı duyması bizi de çok duygulandırdı. Türkiye için tarım arazileri çok önemlidir. Hepimiz tarım arazilerine sahip çıkmalıyız. Çünkü Türkiye'nin geleceği ekilen tarım arazileridir" diye konuştu.
ARSA SAHİPLERİ FIRSATÇILIĞI BIRAKMALI
Türkiye'de emlak sektörünün durduğunu söyleyen Köse, "Ev ve arsa fiyatları inanılmaz bir şekilde arttı ve insanlar doyum noktasına ulaştı. Fiyatlar da mantıklı değil. Yani 5 yıl önce 500 bin TL'ye alınan ev dolara endeksleniyor ve bugünkü fiyatı 3,5 milyon TL oluyor. Fırsatçılar yüzünden ev, arsa ve araba fiyatları balon gibi şişirildi. Şu anda kat karşılığında inşaat yapan müteahhitlerin en büyük sıkıntısı arsa sahiplerinin afaki beklentileridir. Arsasını kat karşılığı müteahhide verenler yüzde 50 kar marjını unutsunlar. Diyelim ki, vatandaşın biri 3 yıl önce tarla vasfındaki 10 dönüm araziyi 1 milyon TL'ye satın alıyor. Bir yıl sonra araziye imar izni çıkınca arazi 6 dönüme düşüyor ve değeri 10 milyon TL oluyor. Kat karşılığı müteahhide verilince ve emsal değeri de 2 olunca 6 dönüm metrekareye toplam 12 bin metrekare inşaat yapılabiliyor. 12 bin metrekareye 100 metrekareden 120 daire yapılabilir. Arsa sahibi kendini yüzde 50 ortak gördüğü için 60 daire kendisine kalıyor. Kendisine kalan her bir daireyi 1 milyon TL'ye satıyor ve 60 milyon TL kazanıyor. 3 yıl önce 1 milyon TL'ye alınan araziden 3 yılda 60 milyon TL kazanıldı. Türkiye'de bunu yıllarca istismar edip para kazananlar oldu. Bu arsa sahiplerinin fırsatçılığından başka bir şey değildir. Arsa sahipleri fırsatçılığı bırakmalıdır. Bu fırsatçı arsa sahipleri yüzünden kat karşılığı inşaat yapan müteahhitler iş yapamaz hale geldi. Bunu önlemek için Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'nün acilen Türkiye'deki bütün parseller, evler, arsalar ve tarlalar için gayrimenkul değerlendirme çalışması yapması gerekiyor. Böyle bir çalışma bir ara yapılacaktı ama durdu. Gayrimenkullerin gerçek değerleri tespit edilip sisteme kaydedilirse ve bunların da TEFE-TÜFE'ye göre artış oranları ayarlanırsa devlet kuruşu kuruşuna vergisini alır. Evini satan da, yeni ev satın alan da ne ödeyeceğini bilir. Böylece fırsatçılık da ortadan kalkar. Bu tamamen yazılımsal bir çalışmadır. Eğer istenirse gerçekten başarılı olur. Bugün müteahhitler 1,5 milyon TL'ye mal ettiği daireyi 3,5 milyon TL'ye satıyor. Fakat evin fiyatı kâğıt üstünde 1 milyon TL'den gösterilip ona göre emlak vergisi ödeniyor. Ayrıca ülkemizde bir deprem tehlikesi var. Deprem tehlikesine karşı kentsel dönüşümde acil eylem planı uygulanmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey'in geçtiğimiz günlerde açıkladığı Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan 5 yılda 500 bin sosyal konut projesi kapsamında hazine arazilerine sosyal konutlar inşa edilirken aynı zamanda depreme dayanıksız konutların da kentsel dönüşüm kapsamında acilen yenilenmesi gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.