MSY Altyapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sadık Yağmur, kamu müteahhitliği yaptıklarını belirterek, "Genellikle İller Bankası ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'yle (DSİ) çalışıyoruz" dedi.
Tarımda söz sahibi olmamız DSİ'ye bağlı
DSİ'nin tarımda önemli bir misyonu olduğunu anlatan Yağmur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim ülke olarak tarıma yönelik büyük politikalarımız var ama uygulama noktasında büyük aksaklıklar var. Hükümetimiz ilk yıllarında yol ve konut yapımına ağırlık vererek bir altyapı oluşturdu. Şu anda altyapı tamamlandı. Çünkü tarımı geliştirmek için yol yapılması gerekiyordu. Bizim bundan sonra ülkemizin ve milletimizin ekonomik sıkıntıdan çıkması ve refah seviyesinin artması için üretime yönelik çalışmalar yapmamız gerekiyor. Biz, çiftçi toplumuz. Bizde hayvancılık ve tarım toplumumuzun genel geçim kaynağıdır. Bunu geliştirebilecek en önemli kurum DSİ'dir. Verimler arttırılmalı ve bölgesel bazda projeler geliştirilmelidir. Bizim ülke olarak yıllık buğday ihtiyacımız 22 milyon tondur. Biz bunu 100 milyon tona çıkardığımız zaman 80 milyon tonunu yurtdışına ihraç edebiliriz. İhracattan dolayı ülkemize döviz gelecektir. Döviz geldikçe döviz fiyatları aşırı düzeyde artmayacaktır. Bizim sistemimiz inşaata yönelik olduğu için piyasadaki para iç tedarik üreticilerinin arasında dolaşıyor ve dışarıdan ülkemize herhangi bir döviz girdisi olmuyor. Biz ülke olarak tarımsal üretime büyük önem vermeliyiz. Siyasi, ekonomik krizlerden dolayı su ve tarım politikamız hep sekteye uğradı. Doğu ile Güneydoğu'da terörden dolayı tarım ve hayvancılık bitti. Yaşanan krizler yüzünden tarım ile sulama projelerinin bitmesi gecikiyor ve her geçen gün bizim aleyhimize işliyor. Sulama projelerinin tasfiye edilip tekrar ihale edilmesi devlete ek maliyet getirecektir. Müteahhitler bile artık ihalelere katılmıyor. Bu sorunların el birliğiyle çözüleceğini ümit ediyoruz. Tarımda söz sahibi olmamız için DSİ'ye büyük görevler düşüyor."
Fiyat farkı katsayı acilen güncellenmeli
Tasfiye edilen kamu projeleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Yağmur, şunları kaydetti: "Tasfiye asla çözüm değildir. Fiyat farkı olan işlerde piyasa dalgalanmaları sert olduğu zaman Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) belirlediği oranlara göre önceden tatmin edici bir rakam ortaya çıkıyordu. Ancak son zamanlarda enflasyondan kaynaklı durumlardan ötürü TÜİK artışları frenledi. TÜİK'in fiyat farkı için belirlediği rakamlar reel piyasayla aynı olmuyor. Örneğin, biz 2021 yılının Kasım ayında sözleşme yaptık. O günden bu yana akaryakıt fiyatının artışı yüzde 150 oldu. TÜİK'in belirlediği oranlara göre bizim aldığımız fiyat farkı oranı ise yüzde 70 oldu. Mevcut devam eden işlerde fiyat farkı artışları piyasa koşullarına göre yapılabilecek duruma getirilmelidir. Şu anda DSİ'nin borulu sulama işlerinin çoğu tasfiye olacak. Diyelim ki DSİ'nin 100 milyon TL tutarında projesi tasfiye edildi. Hemen çalışmalara başlanmalıdır, o proje yeni fiyatla 250 milyon TL'ye ihale edilmelidir. Müteahhitler bu konuda empati de yapabiliyor. Sonuçta yıllardır ilgili kurumlarla taahhüt işleri yapıyorlar. Kamu kurumları müteahhitlerin aynı zamanda referans kaynağı da oluyor. Çünkü projesini tasfiye eden bir müteahhidin bankalar nezdindeki itibarı da zedeleniyor. Fakat bir yandan da zarar ediyorlar. Bunlar bire bir diyalogla çözülebilir. Fiyat farkı olan işlerde B katsayısı vardır. Bizim aldığımız fiyat farkı 0.90 ile çarpılıyor. Mesela 100 lira fiyat farkı hak ettiğimiz zaman bize 90 lira veriyorlardı. Biz 'B katsayısının oranını 1.60'a çıkaralım' diye öneride bulunduk. Bize 100 lira yerine 160 lira verilirse en azından zararlar aşağıya iner. Sonuçta biz de elimizi taşın altına koyuyoruz. Bizim için kar ve zarar kardeştir. Her zaman kar edeceğiz diye bir şey yok. Bazen zarar da edebiliriz. Önemli olan zararın bizi yok edecek kadar olmamasıdır. Daha önce kazandıklarımızın bir kısmını zarar ettiğimiz işlerimizde değerlendiririz. Burada bir terazi olmalıdır. Fakat terazide bütün yük müteahhitlerin sırtına binerse herkes o enkazın altında kalır. Müteahhitlerin iflas etmesi domino etkisi oluşturur. Bu yüzden fiyat farkı katsayısı acilen güncellenmelidir."
İyi niyetli müteahhitlerle mutabakata varılsın
İnşaat sektörünün de etkilendiği ekonomik krize dair çözüm önerileri getiren Yağmur, şöyle konuştu: "Ülkemiz bir ekonomik afetten geçti. Özellikle döviz fiyatlarının aşırı düzeyde artması piyasayı olumsuz yönde etkiledi. 2018 yılından bu yana dünya genelinde yaşanan bir ekonomik kriz var. Artçı depremler korkutur ama yıkıcı olmaz. Her gün 4 şiddetinde artçı deprem olsa insanlar korkar ama hayat devam eder. Ancak Allah korusun 10 şiddetindeki bir deprem enkaz oluşturur, büyük can kayıpları yaşanır. Bizler de büyük bir ekonomik afetten geçtik ve bunun bazı sonuçları oldu. Ortada bir enkaz var. Bu enkazı hepimiz el birliğiyle kaldırmalıyız. Vatandaşlarımız kendi çabalarıyla enkazı kaldırıyor. Tabii burada en önemlisi devletin enkazı kaldırmasıdır. Kamu kuruluşları nezdinde 'Biz davul zurnayla mı ihale yapıyoruz' gibi bir algı var. İhale yapıldıktan kısa bir süre sonra meydana gelen aşırı fiyat artışları maalesef normal değil. Ortada tamamen mücbir bir sebep var. Fiyat farkının küçük bir kısmını verip kalan kısmını müteahhide yüklemek çözüm getirmiyor. Devletin ekonomi politikalarına yön verenler bekle gör mantığıyla hareket ettiler. Üç aylık zaman dilimleri oluştu. Birinci fiyat farkı kararnamesi 3 aylık bir zaman dilimini kapsıyordu ve tasfiye hakkı yoktu. İkinci fiyat farkı kararnamesi ise 2022 yılının Ocak-Şubat-Mart aylarını kapsayacak şekilde düzenlendi ve tasfiye hakkı verildi. Bunun yerine tasfiye dilekçesi veren müteahhitlerle bire bir iletişim kurularak 'Siz bu işi tasfiye etmeden kaç paraya bitirebilirsiniz' denilmelidir. Müteahhit böyle bir uzlaşma durumunda 5 kat fiyat isterse o zaman iş tasfiye edilir. Fakat elini taşın altına koyan ve bütün riskleri göze alan bir müteahhit tamamen iyi niyetle fiyat farkı katsayısının 1.4 veya 1.5 olmasını istiyorsa buna makul bir çözüm üretilmelidir. Bundan dolayı tasfiyelere engel olacak kalıcı bir fiyat farkı kararnamesinin çıkmasını bekliyoruz."
Göletler tarımı canlandırıyor
Manisa Demirci Hüdük Göleti'nden de bahseden Yağmur, "2021 yılının Kasım ayında Manisa Demirci Hüdük Göleti İkmali'nin ihalesini kazandık. 2022 yılının Mart ayından itibaren şantiyemizde çalışmalarımız devam etmektedir. Projemizin fiziki gerçekleşmesi şu anda yüzde 5 seviyesindedir. Ödenek konusunda kısıtlı imkânlara rağmen işimizi aksatmadan devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu seneki fiyat farkı ve tasfiye kararnamesinden ötürü birçok sulama projesi tasfiye olacağı için ödeneğimizin artacağını düşünüyoruz. Bölge halkı projenin bitmesini heyecanla bekliyor. İmkânlarımız doğrultusunda 2023 yılında Hüdük Göleti'ni bitirip halkın hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Hüdük Göleti bitince sulama projesi de ayrıyeten ihale edilecektir. 80 hektarlık bir alana hizmet verecek olan Hüdük Göleti sayesinde bölgede bugüne dek yaygın olan tütün, arpa ve buğday ekiminin artacağına inanıyoruz. Manisa Demirci bölgesinde inşa edilen başka göletler de var. Bu göletlerin tamamı bittiği takdirde tarım ekonomisine ciddi bir katkı sağlayacaktır" diyerek sözlerini tamamladı.
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.