Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Antalya’ya gelen turist sayısını 25 milyona çıkarmak için çalışmalar yaptığı söyleniyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bunun bir süreç içinde gerçekleşebilmesi için öncelikle turizmin 12 aya yayılması gerekir. Kış turizmini de canlandırmak gerekir. Turizm 12 aya yayılmaz ise mevcut durumda, bölge bunun altında ezilir. Öncelik olarak sektörün çok çeşitli sorunlarına kalıcı çözümler üretilmelidir. Bu sene global ekonomik krizin içinde iken turizm sezonunu açtık. Nisan ve Mayıs aylarında dolulukla ilgili sıkıntılar geçirdik. Haziran ayında düzelme başladı. Temmuz ve Ağustos aylarını dolu geçirdik. Otelleri dolu tutmak zorundaydık. Son dakika satışlarının gelmesi nedeniyle fiyatlarla oynandı. Sonuçta karlılık etkilendi. Son yıllarda kar marjları yüzde 10-15’lere düştü. Bunu elbet yukarıya çeken işletmeciler de vardır. Ancak doğru hizmet kalitesi varsa yüzde 15’i geçmeyen kar marjı ile çalışılıyor. Kapalı tesislerde kış maliyetlerini karşılayıp tesislerin yenilenmesi için harcamalar yapılıyor. Bir sonraki sezona hazırlık için düşündüğümüz, planladığımız birçok şeyi daraltarak uyguluyoruz. Elde edilen düşük kazançlar da bu harcamalarla eritiyor. Tabii ki gelişen ekonomik yapıya ve satış şartlarına göre maliyet düşürmek adına bir takım çalışmalar oluyor. Ancak kaliteli servis açısından standart çizgimizin altına kesinlikle inmiyoruz. Oteli dolu tutmak adına aksiyon çalışmalarımız oluyor. Dolu olmak zorundayız. Çünkü sezonun ortasında personeli azaltıp, 3 gün sonra otel dolduğunda tekrar personel almak gibi bir şansımız yok. Aksiyon çalışmalarında bazen öyle rakamlar konuşuluyor ki hayret edersiniz. 5 yıldızlı otellerin verdiği rakamlardan bahsediyoruz. Yıldız farkı gözeterek bu fiyatların altına inmek zorunda kalıyoruz. Maliyetlerin altında kalan bu fiyatları sunup, maliyet farkını ödeyerek misafirlerimizi ağırlıyoruz. Özellikle bu sene oteller ve acenteler 10 milyon rakamına ulaşmak için büyük özveride bulundu. Normalde olması gereken fiyatların altında rakamlar ile sırf uçak koltuklarını doldurabilmek adına büyük indirimler yapıldı. Biz de nasıl oteli dolu tutmak önemli ise acenta için de uçak dolu gitmeli ve boş koltuklarla kalkmamalıdır. Bazen bizim verdiğimiz rakamların altında fiyatlarla koltuk tamamlayıp uçakları doldurmaya çalıştılar. Turizm bir kısır döngünün içine girdi. Kontrolsüz, denetimsiz, disiplinsiz bir şekilde her şey dâhil sistemine geçiş oldu. Tesis ve yatak sayısı teşviklerle anormal arttı. Altyapılar buna uyum sağlayamadı. Eğitimli personel konusunda yetersiz kaldık. Dolayısıyla böyle bir sıkıntı ortamı oluştu. Biz verdiğimiz hizmet kalitesi ile birçok ülkeden yine de iyi durumdayız ve iyi hizmet veriyoruz. Ancak bunu yapmak için de sektör olarak bir takım özverilerde bulunuyoruz. Bu özverilerde yalnız kaldığımızı düşünüyoruz. Turizm sektöründe, acenta ve otel işletmeleri olarak yapayalnız savaşıyoruz. Mutlaka uzun vadeli hedefleri ve uygulamaları olan bir devlet politikası olması gerekir. Burada eksik kaldığımızı düşünüyorum. Bu sene piyasada oluşan sıkıntı Rus pazarının global krizden dolayı çöküş içinde olmasıdır. Bazı bölgelerdeki (Kemer gibi) birçok otel ağırlıklı Rus Pazarı çalışıyordu. Sezon başı garantili çalışan Rus acenteler önceden paralarını ödeyerek, otellerle garantili anlaşmalar yapardı. Oteller ön ödeme aldığı Rus acentalara fiyat ve oda kontenjanı yönüyle avantaj sağlayıp, hizmet kalitesini de o çerçeve içinde tutup servis veriyordu. Rus pazarı çalışmayan otellerde Avrupa pazarına daha rahat fiyatlar verip daha fazla talep görüyordu ve sıkıntı yaşanmıyordu. Bu sene Rus pazarı garantili anlaşmaların birçoğunu iptal etti. Dolayısıyla birçok otel garanti anlaşmaların iptaliyle paralarını alamadılar. Yaptıkları anlaşmalar revize edildi. O panikle o telaş içerisinde de Avrupa pazarına çok düşük fiyatlarla girdiler. Gemisini kurtaran kaptan mantığı ile böyle bir çalışma içine girdiler. Bu işte bahsettiğim bu seneki sıkıntıları getirdi. Biz de fiyatlarımızda biraz oynayarak belli bir doluluğu sağladık. Şu sıralar biraz daha talep düşüşü var. Yaptığımız çalışmalara ek çalışmalar yaparak yani artık hiç kar etmeden sadece iş olsun diye çalışıyor ve misafir ağırlıyoruz. Belli bir oranda kalitemizden ödün vermeden, çizgimizin altına inmeden buna devam ediyoruz. Temmuz ve Ağustos aylarında talep yoğunluğu nedeniyle Rus uçakları Türkiye’ye yönlendirildi. Talep yoğunluğunun azaldığı Ağustos ayının sonu itibariyle uçakların küçük bir kısmı Türkiye’ye, geri kalanı Mısır’a yönlendirildi. Çünkü Mısır boş koltuk maliyetini ödüyor ve acentelere böyle destek veriyor. Acente için uçak koltuğunu doldurmak çok önemlidir. Acentelerde ticari açıdan doğru olanı yapıyor ve uçaklarını oraya yönlendiriyor. Mısır bizim gibi hizmet veremiyor. Buradaki ortam ve buradaki servis kalitesi Mısır’da yok. Orada zehirlenen, hastalanan insanların açtıkları davaları biliyoruz. En son duyduğum, 2 milyon Euro tazminatla sonuçlanan bir İngiliz turistin davası var. Bunun gibi birçok olay oluyor. İlk defa bu sene Mısır, Türkiye’den daha fazla Rus turist almış durumdadır. Dünyada global mali krizin yaşandığı bu yılda, Mısır’ın verdiği bir devlet desteği var. Biz de ise hiçbir önlem düşünülmedi. En azından bize nefes aldıracak, bizi rahatlatacak küçük bir çözüm bile sunulmadı. Global bir kriz oluşacağını ve turizmin bugüne geleceğini biz çok önceden gördük. Bu konu ile ilgili konuştuk. Sektör olarak yapabildiklerimiz ortadadır. Devlet tarafından da öngörü yapılıp, ortaklaşa bazı önlemler alınabilseydi biraz daha iyi bir yıl geçirebilirdik diye düşünüyorum. Birçok otel kapatma hazırlıklarına başladı. Daha önce 10-15 Kasım’da yapılan kapanışlar şimdi Eylül ayının sonu itibariyle başladı. Biz de olaylara biraz realist bakıp önlemler alıyoruz. Eğer elimizi kavuşturup beklersek önce biz ayakta kalamayız. Daha sonra da bizim üzerimizden evine ekmek götüren insanlar ayakta kalamaz. Turizm sıkıntılı yıl geçiriyor. Ancak burada en büyük sıkıntı 10-15 senedir turizmde kalıcı bir devlet politikasının belirlenememiş olmasıdır.
ALANYA’NIN TURİZM ALTYAPISI YETERLİ
Alanya’nın turizm altyapısı turist artışına yeterli mi?
Şu anki sayıya yeterli oluyor. Geçmiş dönemlerde sıkıntılar yaşandı. Son 1-2 senedir alınan önlemlerle oldukça iyi durumdayız. Elektrikler eskiden olduğu gibi sık sık kesilmiyor. Yollar eskiye göre daha iyi ve doğalgaz da bekleniyor. Alanya’da bu sene ilk defa bu gün denizi temiz ve berrak gördüm. Denizde kirlilikle ilgili sıkıntı vardı. Beldelerde arıtmalar yapılmasına karşın sanıyorum yeterli çalıştırılamıyor. Kapasite ile ilgili bir sıkıntı ya da işletmenin kalitesiyle ilgili bir sıkıntı olabilir. Denizi korumalıyız. Çünkü şu an yaptığımız iş deniz kum ve güneş turizmidir. Sahillerimizi, denizimizi ve yeşilliğimizi korumalıyız. Naçizane düşüncem bölgede 25 milyon turist rakamına ulaşmak yerine şu anki mevcut yapıyı bir elden geçirmek gerekir. Yeniden bir yıldızlama denetlemesi yapılması ve 5 yıldızlı otel sayısının düşmesi gerekir. Mevcut sayıda kaliteyi arttırıp daha fazla girdi sağlamak yönünde çalışma yapmak daha doğru olacaktır. Bazı şeyler için geç kalındı. Sahil şeridine dikilen kale duvarı gibi otellerden hiç bahsetmiyorum. Bunları kaçırdık. Türkiye genelinde plansız şehirleşmenin sıkıntısı var. Turizm bölgelerinde de aynı sıkıntıyı yaşadık. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çok disiplinli ve çok ciddi çalışmaya girmesi lazım. Bütün tesisleri denetleyip, yıldızlamayı yeniden yapmak gerekiyor. Yıldızlamada bugüne kadar yapılan bir yanlışlık var. Sadece yapısal özellikler, yeterlilik, malzeme kalitesi gibi kriterler göz önüne alınıyor. Bunun ötesinde servis kalitesi ve devamlılığı konusunda da disiplinli bir kontrol gereklidir. Her şey dâhil apartlar otellere çevrildi. Alanya’da bu sorun var. Bunun da bir elden geçirilmesi lazım. Alanı olmayan, yeterli hizmet verecek yapısı olmayan bir çok tesis her şey dahil hizmet veriyor. Piyasadaki yeterliliği sağlamış iyi hizmet vermeye çalışan tesisler de zorlanıyor. Haksız rekabet ortamı oluşuyor. Birçok tesis piyasa şartlarına uymak için mecburen kalitesini düşürüyor. Bu sene 2 aylık bir periyot ile 2 sene öncenin 3 katı, geçen senenin 2 katı kadar elektrik faturası ödedik. Piyasa yukarıya doğru gidiyor. Her şey zam görüyor. Euro bazında fiyatlarımızı hiçbir zaman yukarı çekemiyoruz. Yukarı çekemediğimiz için yükselen maliyet giderleri bizi sıkıştırıyor. Beş yıl öncesine göre asgari ücret 5 katına çıktı. Döviz kuru 5 yıl boyunca aynı kaldı. Satış fiyatlarımızı aynı seviyede tutuyor ve yukarıya çıkamıyoruz. Kar marjı o kadar düştü ki insanlar maliyet kısmaya çalıştı ve kalitesini düşürdü. Düşük fiyatlarla gelen, kötü hizmet alan misafir bundan memnun olmadı ve bundan şikâyet etti. Ertesi sene biraz daha fiyatlarla oynandı. Ödeme gücü biraz daha düşük insanlar geldi. Bunlar da bu sefer daha kötü hizmet aldıkları için daha mutsuz gittiler. Böyle bir kısır döngü içerisindeyiz. Doğru bir devlet politikası belirlenip, kademe kademe uygulanması gerekiyor. Eğer olmazsa bu kısır döngü devam edecek ve biz bir yerde sıkışıp kalacağız. 25 milyon turist getirelim ama kimse bir şey kazanmasın mı? Yoksa ‘15 milyon turist getirelim ama iyi hizmet vererek kalitemizi mi yükseltelim’ desek mi daha iyi olur? Yapıcı, kalıcı, destekleyici, tamamlayıcı ve onarıcı destek politikamız olsun. Biz de daha ciddi çalışalım. Daha umutla ve heyecanla işimize sarılalım. Çalışıyoruz, uğraşıyoruz ama o kadar sorunla boğuşuyoruz ki mutsuzuz. Bu işi seviyoruz. Sevdiğimiz için 30 yıldır bu işin içindeyim. Eskiyi hatırlıyorum. Kazancım, yaşam tarzım daha iyiydi. Yaptığım işten daha keyif alıyordum. Tabii ki şimdi de seviyorum ama çok umudumuz yok. Seneye daha kötü olacak diye düşünüyorum. Yavaş yavaş bu karamsarlığa gidiyoruz. Onun için bu iş bizi aştı. Bizim kurduğumuz birlikler, otel işletmeleri ve Türk acentalar elinden geleni yapıyor. Rus pazarından geçen seneden 400 bin turist az geldi. Bu 400 bin turist Mısır’ın verdiği destek dolayısıyla oraya gitti ve gitmeye de devam ediyor. 400 bin turistin 7 gün ortalama gecelemeden sayarsak yaklaşık 2 milyon 800 bin geceleme eksik yaptık. Bunun getirisi olmadı. Tesisler ve personel kazanmadı. Tesislere mal veren firmalar kazanmadı. Dolayısıyla büyük bir kaybımız oldu. Az bir rakam değil. Hedeflerimiz 25 milyon ama önce kaybettiğimiz 400’leri kazanmalıyız. Tanıtımda eksik yönlerimiz var. Pazardaki rakiplerimiz İspanya, Fransa ve İtalya ile yarışamıyoruz. Onlar televizyon satın alarak, gazetelere büyük çaplı reklamlar vererek, sinemaya, roman yazarlarına sponsorluk yaparak tanıtım yapıyorlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda tanıtım ile uğraşacak ayrı bir bölüm kurulmalıdır. Eğitimli, deneyimli insanlar uzun vadeli, çok yönlü tanıtım projeleri hazırlayıp uygulamalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri ve özel sektör ile birlikte fuarlara katılıyoruz. Üzücü ama giden kişilerin çoğu tanıtım değil gezi çalışması yapıyor. Vergilerimizden oluşan bütçe ile birisi oraya gidiyorsa orada ciddiyetle işini yapmalıdır. Diğer ülkeler bu işleri çok ciddi ve önemseyerek yapıyor. Biz de çok ciddi çalışmalıyız. Çünkü biz onlardan bir adım daha gerideyiz. Medyayı yeteri kadar kullanamıyoruz. Hollywood’u kullanamıyoruz ama Yunanistan, İspanya ve İtalya bunu çok güzel yapıyor. Daha uzun vadeli çalışmalar yapılması ve daha derinlemesine çalışmak gerekiyor.
ALANYA’DA SAĞLIK TURİZMİ DE OLUŞTURULABİLİR
Alanya'da alternatif turizm imkanları geliştirilebilir mi?
Alternatif turizm 365 güne çıkarmak mümkün ama özellikle kış dönemini hareketlendirmek istiyorsak mutlaka daha alternatif bir şeyler yapılması gerekiyor. Kayak merkezi, su parkı, yat limanları yapılıyor. Bunlar güzel gelişmelerdir. Sağlık turizmi oluşturulabilir. Alanya buna çok müsaittir. Diş, göz hastalıklarının tedavileri konusunda sağlık turizmi oluşturulabilir. Avrupa’da tedavi daha pahalıdır. Türkiye’de bunu çok iyi ve uygun fiyata yapıyorlar. Sağlıklı yaşamı sürdürmeye yönelik spor, welness, fitness, SPA merkezleri oluşturulmalıdır. Buz pateni pisti, fuar ve kongre merkezleri de oluşturulabilir. Eğitim amaçlı seminer ve kongre merkezleri oluşturulabilir. Yaşlılar için etkinlikler düzenlenebilir. İyi bir dans ve sanat merkezi olabilir. Bu alternatif uygulamalar turizme çok şey kazandırır. Bunlar bir araya getirildiğinde çok getirimiz olur
UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.