Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
1966 Kayseri doğumluyum. İlköğrenimimi Kayseri’de, ortaöğretimimi Ankara’da, lise tahsilimi İstanbul Şehremini Lisesi’nde, yüksek tahsilimi de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak 1990 yılında mezun oldum. Mezun olduktan sonra Samsun Çarşamba’da sağlık ocağında görev yaptım. Daha sonra Vakıf Gureba Hastanesi’nde 1995 yılına kadar genel cerrahi asistanlığı yaptım. 1995 yılından sonra endoskopi ve ERCP üzerine İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitim aldım. Bu alanla ilgili Vakıf Gureba Hastanesi’nde ünite kurdum. Uzmanlık sonrasında tez ve bilimsel çalışmalarıma devam ederken istatistiğin önemini gördüm ve bu yüzden istatistik alanında araştırmalar yaptım. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde biyoistatistik alanında yüksek lisans yaptım. 2003 yılında Vakıf Gureba Hastanesi Başhekim Yardımcılığı yaptım. İdari görevim esnasında Vakıf Gureba Hastanesinin birçok alanında çalıştım. 2005 yılında İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı yaptım. 2008 yılından bu yana da Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yapmaktayım.
SAĞLIK BAKANLIĞI HASTANELERDE KALİTE STANDARTINI YÜKSELTİYOR
Son yıllarda Türkiye’de yapılan sağlık reformu hakkında neler söylemek istersiniz?
2005 yılından sonra Türkiye’de sağlık çalışmaları büyük bir hız kazandı. 2005 yılından önce yapmış olduğumuz sağlık anketlerinde tedavi ve doktorlar konusunda büyük şikayetler alıyorduk. Şu anda yapmış olduğumuz anketlerde ise % 60-70 oranında teşekkür eden hastalarımız oluyor. Artık tedavi ve ulaşım konusunda şikayet almıyoruz. Bazı hastalarımız oda sayısının yetersiz olduğunu söylüyor. Refakatçiler kendileri için ayrı bir oda yapılmasını istiyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı da hastanelerde kalite standardını yükselmesi için bize yardımcı olmaya çalışıyor.
HEKİM SEÇME UYGULAMASI
Hastaların doktor seçme konusunda yapılan uygulama hakkında neler söylemek istersiniz?
Sağlık Bakanlığı’nın politikası olarak hastanın istediği doktordan tedavi alma hakkını elde etmeye çalışıyorduk. Bunu sağlayacak altyapı ve yapısal yetersizlikleri de gidererek hastanemizde doktorlara hastaların ulaşabilecekleri bir sistem oluşturduk. Gerek telefon ile gerekse internet üzerinden alınan randevularla hastaların istedikleri doktordan randevu almasını kolaylaştırdık. Bu uygulama ile beraber hastalar ile doktorlar arasındaki anlaşmazlıklar giderildi ve her iki taraf da bu uygulamadan çok memnun oldu.
STANDARTLARI YAKALADIK
Hastanenizde yapılan teknolojik yeniliklerden bahseder misiniz?
Altyapı olarak çok eksiklerimiz var. Fakat bazı alanlarda Türkiye standartlarını yakalamış bir hastaneyiz. Mesela bizim cerrahi branşlarda ileri aşamada karaciğer ameliyatlarımız yapılabiliyor. Onkoloji alanında da yoğun bir hasta potansiyelimiz var ve buna bağlı olarak 70 yataklı onkoloji merkezimiz ve 25 ile 30 arasında değişen günlük onkolojik polikliniğimiz var. Son dönemde ışınsal tedavilerde modern cihazlar kullanıyoruz. Daha önce radyoterapi randevuları 3-4 ay sonrasına verirken şimdi 15 gün içinde randevu verebiliyoruz. Tanı ile ilgili de önemli cihazlar kullanmaktayız. Bunlardan birisi PET-CT dediğimiz kanserin tanısında kullandığımız cihazdır. Teknolojik gelişmeler haricinde kendi çalışan doktorlarımıza yönelik intranet dediğimiz duyuru sistemimiz de bulunmaktadır. Her doktora bir oda ve bir bilgisayar tahsis edilmiştir. Hastanemizin servis odalarında da kalite standartlarına uygun olarak bütün sistemleri kayıt altına alıyoruz. Aynı zamanda hastanedeki demirbaş ve ilaç stoklarımızı da bilgisayar ortamına kayıt ederek analiz ediyoruz.
GECEKONDU MANTIĞI HAKİM
Hastanenizin konumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi konum olarak güzel bir yerde bulunmaktadır. 90.000 m2 alana sahip hastanemizin tek şanssızlığı gecekondu mantığında inşa edilmesidir. Hastanenin önce ana binası yapılmış. Daha sonra sırası ile ameliyathane, onkoloji binası, idari birimler ve çocuk kreşi inşa edilmiş. Yapısal olarak bir plan çerçevesinde yapılmamış. Deprem ve hizmet projesi dahilinde hastanelere deprem takviyesi yapılması planı var. Bazı hastanelerde iş yoğunluğunu ve yükünü azaltmamak için önce bir bina yapılacak, o bina işlemeye başladıktan sonra ana bina tadilata alınacak. Bizim hastanemizin personel otoparkına modern yeni bir hastane yapılacak. Bizim de bu konuda 2 tane önerimiz var. Hastanemizin yanındaki bütün küçük yapılar ortadan kalkacak. Geniş bir alana inşa edilecek olan hastanenin üst tarafı yeşil alan, alt tarafı da otopark olacak. Bu otopark deprem anında 10.000 yataklı hastaneye dönüştürülecek şekilde yapılacaktır. Trafik açısından da hastaneye giriş ve çıkış yerleri için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni düzenlemeler yapılacak. Bu projeler 2010 yılında tamamlanarak 2012 veya 2013 yılında İstanbul halkı yeni hastanemize kavuşacaktır.
BATI’DAKİ KALİTE STANDARTLARI TÜRKİYE’DE DE UYGULANIYOR
Hastanelerde kurulan APK birimleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Burada göreve başladığım andan itibaren en önem verdiğim konu kaliteydi. Çünkü kurumsallaşmanın ülkemizde eksikliğini görüyoruz. Bunu çok daha önceden planlayıp yapmak ve kalite sistemleri kurmak gerekiyor. Bizim memnuniyetimiz Sağlık Bakanlığı’nın da direktifleri doğrultusunda kalitenin gerektirdiği Batı’daki standartların Türkiye’de uygulanmasıdır. Sağlık Bakanlığı akreditasyon sistemini de tanımlamaya geçecek aşamaya geldi. Biz de hastanemizin kalite birimini güçlendirdik. Şu an hastanemizde Palyatif Bakım Komitesi bulunmaktadır. Kanser hastaları ülkemizin en önemli açıklarından birisidir. Kanser hastalarına yönelik bakım merkezlerimiz yok. İmkan olsa bu konuda çalışmalar yapmak istiyoruz. Eğitim komitemiz asistan eğitimi ve rotasyon programları tasarruf sağlama amaçlı oluşturulmuştur. Hastanemizde kullanılan elektrik, su, telefon, doğalgaz tüketimini azaltmak için böyle bir komite kurduk. Bütün komiteler bir kalite organizasyonunun içinde yer almaktadır.