Çevreciler yanlışı savunuyor
Palet İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kamuran Faik Okyar, Hidroelektrik Santraller (HES) konusunda çevrecilerin ortaya koyduğu görüşlerin yüzde 95'inin yanlış olduğunu ve HES'lere yönelik eleştirilerin uluslararası odaklı olduğunu söyledi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

Öncelikle bize firmanızı tanıtır mısınız?

Palet İnşaat, 1960’lı yıllardan bu yana Türkiye’de altyapı müteahhitliği yapan bir inşaat firmasıdır. Ağırlıklı olarak devlet taahhüt işleri yapıyoruz. Bunun içerisinde de uzmanlık alanımız su mühendisliğidir. Son 30 yıldır su işleri yapıyoruz. Bunun yanı sıra karayolu, demiryolu ve liman inşaatları da yapıyoruz. Bugüne kadar 50 yılı aşkın bir süre içerisinde inşa ettiğimiz ve inşa etmekten en fazla gurur duyduğumuz Atatürk Barajı ve HES projesi vardır. Atatürk Barajı, Türkiye’nin mühendislik hayatında bir dönüm noktasıdır. Türk mühendislerine de büyük bir güven veren tesistir. Yapıldığı dönemde dünyanın 4. büyük barajıydı, şimdi ise dünyanın 5. büyük barajıdır. Atatürk Barajı’nın yanı sıra Türkiye’de yine çok sayıda baraj, sulama ve HES inşa ettik. Devam eden projelerimiz de var. Son 3 yıl içinde 3 tane HES inşa ettik. Rize İkizdere HES özel sektöre inşa ettiğimiz ilk hidroelektrik santralidir. Rize Kalkandere’de ve Giresun’da özel sektör uhdesinde HES’ler inşa ettik. Halen DSİ’nin Kayseri bölgesinde sulama inşaatlarımız devam ediyor. Kastamonu bölgesinde de büyük bir sulama inşaatını yeni bitirdik. Yurtdışında iş yapmak için de gayret sarf ediyoruz. Balkanlarda, Irak’ta ve Afganistan’da bir ofisimiz var.

HES’LER EN İDEAL VE UYGUN ENERJİ SANTRALLERİDİR

DSİ’nin HES projeleri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

HES’ler konusunda bana göre çevrecilerin ortaya koyduğu görüşlerin yüzde 95’i yanlıştır. Ben HES konusunda çevrecileri art niyetli buluyorum. Çünkü HES’lere yönelik eleştirilerin uluslar arası odaklı olduğunu düşünüyoruz. HES’ler suyun gücünden istifade ederek enerji üretmeyi sağlar, termik ve doğalgaz santralleri gibi bir kaynağı tüketerek enerji elde etmez. HES’ler en ideal ve uygun enerji santralleridir. HES’ler suyun akış yönünü zaman zaman değiştirir. Toplanması gerekiyorsa bu suları bir barajın arkasında toplar ve çevrenin hizmetine sunar. Bu arada bazı tarım arazileri suyun altında kalır. Bunlar olumsuz durumlardır ancak şunu özellikle belirtmek isterim. Türkiye’de tarım arazilerine olan ihtiyacımız enerjiye ve suya olan ihtiyacımızdan çok olsa bunları konuşamazdık. Bizim ülkemizde yeterince tarım arazilerimiz var. Buna oranla su kaynaklarımız maalesef sınırlıdır. Sınırlı orandaki sularımızı gerekli yerlerde depolamak, sulama amaçlı kullanmak, enerji üretmek amaçlı değerlendirmek suya hiçbir zaman zarar vermez. Ayrıca su kaynaklarının doğru kullanımıyla tarım arazilerinin verimini de arttırmak mümkündür. Dolayısıyla suyun her yönünden istifade etmemiz ve bunu yaparken çevreyi tahrip etmememiz gerekiyor.

İHALELERDE FİYAT İSTİKRARI ŞART

Kamu ihale sistemi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Türkiye’de kamu ihale sistemi son yıllarda çok değişime uğradı. İhale sisteminin halen düzensiz olmasının en büyük sebebi fiyat istikrarsızlığıdır. Örneğin bir ihaleyi kazanıyorsunuz. Siz işinizi yaparken demire, çimentoya veya diğer inşaat malzemelerine zam geliyor. Enflasyon artıyor, devalüasyon oluyor. Fiyat istikrarsızlığının maalesef ekonomik ve siyasi sebepleri de var. Ülkede yaşanan her askeri ve siyasi olay fiyat istikrarsızlığı oluşturuyor. Bunun için fiyat istikrarını sağlamak şarttır. Böyle bir ortamda büyük firmalar dahi düşük fiyat teklifleri ile iş alacak duruma geldi. 10 milyonluk bir işi bir firma 6 milyona yapabileceğini teklif ediyor ve işi alıyor. Sonra işin yarısını bitirip işi bırakıyor. İşin tamamı bittiğinde ödenen toplam tutar ne yazık ki 10 milyondan çok fazla oluyor. Bu ucuzluk değildir. Bu pahalılığın ve verimsizliğin ta kendisidir. Bugün ihale sisteminde böyle bir sıkıntımız var ve müteahhitler de bunun bedelini ödüyor. İhalelerde işlerin ehil firmalara verilmesi, ehil firmaların tespit edilmesi ve ehil firmaların korunması gerekiyor. Dolayısıyla ihale sistemi de en ucuzun değil en doğru ve uygun teklifin işi kazanmasına yönelik bir şekilde düzenlenmelidir.

EXİMBANK MAALESEF YETERLİ DEĞİL

Hükümetimizin Türk işadamlarını yurtdışına taşımasını yeterli buluyor musunuz?

Türkiye son 10 yılda yurtdışında yapmış olduğu işlerde büyük mesafeler kat etti. Bu harikulade sevindirici bir durumdur. Hükümetin bu konuda çok büyük gayretleri ve başarıları var. Türkiye’nin milli gelirine ve dışarıdan görünüşüne baktığımız zaman bunu anlamak mümkün olabiliyor. Bunun aksini ifade eden sözler kasıtlı sözlerdir. Bu başarı ivmesine rağmen halen eksik olan durumlar da var. İnşaat sektöründe çok hızlı bir başarı ivmesi yakaladık ama bankacılık sektöründe aynı hızda başarı yakalayamadık. Bankacılık sektörü ile inşaat sektörünün de şöyle bir ilişkisi var. Yurtdışında iş yapmak isteyen Türk müteahhitlerinin en büyük sıkıntısı teminat mektubudur. Biz kardeş ülkemiz Pakistan’da dahi 3 yıl önce aldığımız bir işi sırf teminat mektubu yüzünden kaybettik ve o işi Güney Koreliler aldı. Türkiye’nin bilindiği üzere en eski uluslararası finans kurumu Eximbank’tır. Eximbank yıllardır Türk işadamlarını yurtdışında destekleyeceğini söylüyor ama bu konuda ne yazık ki büyük adımlar atılmadı. Türkiye’deki yerli bankaların da bugün çok başarılı bir konumda olduğunu ifade etmek istiyorum. Fakat saygınlık kazanmak ve güven tesis etmek bir günde olmuyor. Dolayısıyla yurtdışında iş yapmak isteyen Türk işadamlarının teminat mektubu konusunda acil çözümlere ihtiyacı var. Dünyanın birçok yerinde sadece teminat mektubu yüzünden rekabet edemediğimiz zamanlar da oluyor. Yine bu sebepten dolayı yurtdışında büyük inşaat ihalelerine giremiyoruz. Ancak arkasında devlet desteği olan firmalar yurtdışında büyük inşaat işleri alabiliyor.

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.