"MTA, yarı değerli taşlarla da ilgilenmeli"
Selam Doğal Taş Kurucusu Salih Çağlayan, dünyada eşi benzeri bulunmayan Türkiye'deki yarı değerli taşların heba olmaması için Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) büyük bir hassasiyetle hareket etmesi gerektiğini söyledi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

Kurduğu şirketiyle 15 yıldır madencilik, araştırmacılık ve koleksiyonerlik yapan iş adamı Salih Çağlayan, yarı değerli taşlarla ilgilenen insanların madencilik alanında atılım yapabilmesi için devletin de gerekli adımları atması gerektiğini söyledi. Yarı değerli taşlar konusundaki hukuki düzenlemelere dikkat çeken Çağlayan, "Ruhsat olmadan maden arayamazsınız, madencilik ve işletme faaliyetinde bulunamazsınız. Ancak üç sene sonra işletme ruhsatı alabiliyorsunuz. Benim önceden 10-15 civarında mermer ve yarı değerli taşlar üzerine ruhsatlarım vardı. Bugün hiç ruhsatım yok. Bunun sebebi ruhsat fiyatlarının bir anda yükselmesidir" dedi.

Ruhsat almak zorlaştı

Ruhsatların altın, bakır ve benzeri madenlere göre sınıflandırılmaya tabi tutulduğunu söyleyen Çağlayan şu değerlendirmelerde bulundu: "Bunların içinde en ucuz ruhsatlar yarı değerli taşlar için verilen ruhsatlardı. Ruhsat sıralamasında yarı değerli taşlar 5. sınıf olarak geçiyor. Çünkü yarı değerli taşlar altın, bakır veya mermer kategorisinde bulunmuyor. Yarı değerli taşlar hobisi olan insanların dağlarda veya tepelerde arayarak buldukları taşlardır. Buldukları taşları atölyelerde işletirler, insanları istihdam ederler, devlete vergilerini öderler. Önceki yıllarda yarı değerli taşlar için arama ruhsatının fiyatı 2 bin 500 lira iken bugün 25 bin liradan fazla ücret isteniyor. Bir anda ruhsat fiyatlarının 10 kat artması yarı değerli taşlar ile ilgilenen insanların faaliyetlerini engelledi. Bulduğunuz yer ormanlık alansa ormandan yer alacaksınız. Daha sonra işletme ruhsatı için de 60 bin lira civarında ödeme yapacaksınız. Yarı değerli taşlar için belirlenen bu fiyatlar gerçekten çok yüksek fiyatlardır. Yarı değerli taşlarla ilgilenen bir insan arama ruhsatı alıyor, arama yapıp bulana kadar gücü kalmıyor. Bulduğunda ise işletmeye alacak imkânı bulamıyor. Devletin yarı değerli taşlarla ilgilenen insanlara en azından ruhsat ve işletme konusunda destek olması gerekiyor."

Kömür diye kehribar yakılmış

Bayburt'ta yıllarca kömür diye kehribar yakıldığını belirten Çağlayan, "Bayburt'ta kömür olarak yakılanın kehribar olduğunun anlaşılması aslında büyük bir ihmali gözler önüne seriyor. Bu bizim ayıbımız. Geçen sene bu haberi okuyan yabancı madenciler, 'Türkler değerli taştan anlamıyorlar' diyerek epey bir şamata yaptılar. Bundan hepimiz sorumluyuz… Ülke ekonomisi için gerçekten madeni kaynaklarımıza yazık etmişiz. Korkarım, yabancı ülkelerin baskısından dolayı değerli taşlarımız Türkiye'de gerektiği gibi ilgilenilmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey'e bu zenginlik bir anlatılırsa muhakkak bir çözüm bulur. Allah ülkemize çok büyük zenginlikler vermiş ama biz bunun farkında değiliz ve elimizden geleni de yapmıyoruz" diye konuştu.

Yurtdışında yarı değerli taşlara büyük önem verildiğini söyleyen Çağlayan, "Çin yarı değerli taşlar konusunda dünyada bir numara oldu. Hâlbuki yarı değerli taşlarla ilgili en büyük sahası olan ülke Brezilya'dır. Çin nasıl bir numara oldu? Çünkü Çin yarı değerli taşları işleme noktasında bir numaradır. Bu enteresan bir durumdur. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri taşlar konusunda dünyanın en eski bilgilerine sahiptir. Taşlar onların hayatında belki 10 bin yıldır var. İnançlarında ve hayatlarında kıymetli taşların her zaman önemli bir yeri olmuştur. Uzakdoğu ülkeleri için gemoloji diye tabir edilen kıymetli taşlar biliminin merkezi diyebiliriz. Hangi taşın nerede bulunduğunu ve nasıl işleneceğini çok iyi biliyorlar" dedi.

Kıymetli taşlarımız heba olmasın

Türkiye'de yarı değerli taşların bulunduğu yerleri de anlatan Çağlayan, "Türkiye'de başka ülkelerde fazla bulunmayan çok değişik taşlar var. Bu taşları ucuz bir şekilde yurtdışına satmamalıyız. Mavi kalsedon gibi doğal kütle taşlarını Türkiye'de işleyip yurtdışına satmalıyız. Yani Çin'in yaptığını biz de yapabiliriz. Nasıl ki, bor madenini burada çeşitli kimyasal yöntemlerle işleyerek yarı mamul halinde satıyoruz. Yarı değerli taşları da işleyip yurtdışına satabiliriz. Çünkü kıymetli taşlar işlendiği zaman fiyatı en az 20-30 kat artıyor. Mesela dünyada diaspor taşı sadece Muğla Milas'ta bulunuyor. O diaspor taşının ham haliyle yurtdışına satışını yasaklamak gerekiyor. Bu taşları sadece ülkemizde işlemeliyiz. Fasetlenince fiyatı 100 kat artıyor. Türkiye'de takı sektörü için faset kesimi yapan birçok firma bulunuyor. Kaldı ki, ülkemizde takı sektörü de çok gelişmiş bir durumdadır. Mesela o taşın gramı 1 dolar diyelim. Fasetleyince gramını 50 dolara satabiliyorsunuz. Kemererit isimli mineral taşları da dünyada sadece Erzurum'daki Kop Dağları'nda bulunuyor. Kop Dağları'ndaki madenlerde şu anda Çinliler çalışıyor ve o taşlar tamamen Çin'e gidiyor. Bursa Harmancık'ta dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan mor jade taşları bulunuyor. O taşları da değerlendiremiyoruz. Ankara Çubuk'ta da agat taşı bulunuyor. Çinliler agat taşlarından çok istediler. Fakat agat taşları yüzlerce ton değil. Brezilya agatlarını 1 dolar/kg civarında toptan satıyor. Ama Brezilya'daki agat rezervleri çok büyüktür. Sonuçta yeraltındaki kıymetli taşlarımızı değerlendirmeliyiz. Yoksa bizim kıymetli taşlarımız elimizin altından kayıp gider, heba olur" değerlendirmesinde bulundu.

UYARI: YUKARIDAKİ RÖPORTAJ SADECE MEDYA ÇALIŞMASIDIR. ERCİYES GRUP OLARAK BU ŞİRKETLE HİÇBİR TİCARİ BAĞIMIZ YOKTUR.