HİZMET ÜRETMEK ZORUNDAYIZ
Sayın başkan Şişli belediye başkanı olarak bugüne kadar gelen hizmetlerinizin bir yorumunu, analizini yapar mısınız?
Öncelikle size selam ve sevgilerimi iletiyorum. Konu Şişli olunca heyecanlanmamak mümkün değil, Şişli benim doğduğum değil ama çocukluğumun, gençliğimin geçtiği yer. Beni buralara kadar getiren Şişli ve Şişli’li yurttaşlarıma minnet duygularım var. Elbette hizmet borcum var. Bunu layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum. İstanbul dünyanın nüfusu en yüksek şehirlerinden birisi. Şişli; İstanbul’un merkez ilçelerinden belki de en önemlisi. İçinde bize özgü ve farklı fonksiyonları taşıyor. Hem sosyolojik açıdan hem de ekonomik ve diğer yapılanmalar açısından çeşitlilik gösteriyor. Örnek olarak, Teşvikiye-Nişantaşı bölgesi şehrin elit kesimini oluştururken, diğer mahallelerde şehrin emekçi kesimi oturuyor. Farklı etnik ve kültürel farklılıklar Şişli de daha çeşitlilik gösteriyor. Şehrin kongreler, oteller vadisi denilen bölgesi burada yer alıyor. Maslak hattı dediğimiz bölge ülkenin büyük şirket, banka ve finans merkezlerinin bulunduğu alan. Tüm bu kentsel farklılıklar farklı ve ayrı hizmet taleplerini de birlikte getiriyor. Bu nedenle tüm bu hizmet taleplerine farklı bir şekilde cevap vermek, hizmet üretmek durumundayız. Bunu başarmaya çalışıyoruz. En önemlisi bu hizmetleri üretirken, sadece alışılagelmiş belediye hizmetlerinin yanı sıra sosyal aktivitelere önem veriyoruz. Büyük şehirlerin sorunları ağırdır ve çok çeşitlidir bu nedenle de çözülmesi gereken sorunları yasa çerçevesi içinde değerlendiremezsiniz. Bu bana verilmiş bir görev değil diyemezsiniz. Böyle olunca da sadece üzerimize düşeni değil, düşmeyeni de yapmaya çalışıyoruz.
OKULLARI YENİDEN İNŞA EDİYORUZ
Özellikle okullar konusu Şişli’de çok konuşuluyor.
Evet. Özellikle İlköğretim okulları konusunda hassasiyetim var. Bölgemizdeki İlköğretim okulları geçmiş dönemde yapılmış. Çoğu eskimiş, tamirat yeterli olmuyor. Birde geçmişin nüfus oranına göre yapıldıkları için derslik sayıları az ve donanımları çok geride kalmış. Şimdi onları yıkıp yeniden yapıyoruz, derslik sayısı artıyor aynı zamanda laboratuarlı, spor ve diğer sosyal aktivitelere uygun müsamere salonlarıyla çağdaş bir noktaya getiriyoruz. Yedi büyük okulumuz hizmete girdi. Yedisi bitmek üzere açılış gününü bekliyoruz. Şişli’de Özel okullarla devlet okulları ayrımını kaldırdık. Artık çocuklarımız öğlenci, sabahçı diye ayrılmıyor tam gün eğitim görüyor.
HER MAHALLEYE SAĞLIK MERKEZİ
Şişli’de sağlık hizmetleri için ne söyleyeceksiniz?
Şimdi ondan söz edecektim. Siz benden iyi biliyorsunuz galiba. Sağlık merkezlerimiz de özel sağlık klinikleri seviyesinde ve ileri düzeyde donanımlı. Hedefimiz her mahallede sağlık merkezine ulaşılmasını sağlamaktır. Toparlayacak olursak, önce temiz bir Şişli, sonra yurttaşlarımızın güvenle yaklaştıkları sorun değil, çözüm üreten, yurttaşlarla bütünleşen, güler yüzlü bir personel hizmeti ve hizmet kalitesi, sadece rutin belediye hizmeti üreten bir belediye değil, her alanda hizmet üreten ve yurttaşlarıyla birlikte çalışan, yerel demokrasiyi geliştiren bir yerel yönetim modeli.
SOSYAL VE KÜLTÜREL AKTİVİTELER DE YAPIYORUZ
Şişli modeli denilen yerel yönetim modelini böylece özetlediniz diyebilir miyiz.
Evet. Ancak biz 9 yıldır bu görevi sürdürüyoruz. Belediye çalışmalarının dışında sosyal, ekonomik ve kültürel bir çok aktiviteyi destekliyoruz. Geçen seçimde % 70’e varan bir oy potansiyeli ile yurttaşlarımızın güvenine layık olduk. Buna karşın yine de, sürekli kamu oyu yoklamaları ile kendimizi test ediyoruz. Memnuniyet ölçüsüne özen gösteriyoruz. Şişli Modeli sözcüğü bizim ürettiğimiz bir terim değil. Bunu yurttaşlarımız üretti. Onlara aracılığınızla bir kez daha minnet ve şükran duygularımı iletiyorum.
SÜREKLİ HİZMET
Peki bu kadar çok hizmet üretmenize rağmen ileriye yönelik projeleriniz var mı?
Bir hizmet süreci içinde biraz önce belirttiğim hizmetlerden memnuniyet süreci düşmeden devam ediyorsa öncelikle o hizmetlere aynı ölçüde devam etmek gerekir. Örnek olarak eğitim hizmetleri en önemli ve sürekli hizmetlerdir. Eğitim ve okullarımız konusu, dünya var oldukça daha da ileri bir teknolojik gelişimle ilerleyecektir. Bu bakımdan şu kadar okul yaptık, eğitim sorunu bitti diyemezsiniz. Daha ileri, daha etkin, daha kaliteli olanı hep arayacağız. Diğer hizmetler için de öyle. Eskiden yurttaşlarımızın açık havada istirahat etmesi için parklarımız vardı. Şimdi bu parklarımızı spor yapılan teknolojik araçlarla donatıyoruz. İnsan ihtiyaçları sonsuzdur. Bunları karşılayacak ne varsa onu bizim yurttaşlarımıza sunmamız gerekir. Elbette Şişli’mizde de yurttaşlarımıza sunmamız gereken daha çok hizmet olacaktır. Hele Şişli gibi farklı hizmet taleplerinin yoğunlaştığı bir bölgede sayısız hizmet projesi üretilmektedir. Seçim yaklaşıyor, yeni hizmet sürprizleriyle yurttaşlarımızın karşısında olacağız. Umarım şimdilik bu kadar açıklamayı yeterli bulursunuz.
ŞİŞLİ HALKI İLE BAŞARAMAYACAĞIZ İŞ YOKTUR
O zaman yeni hizmet sürprizlerini yakında bekliyoruz demektir.
Hiç şüpheniz olmasın zira Şişli’li yurttaşlarımız buna alışkın. Allah’ın izni ve yurttaşlarımın desteği olduğu sürece başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Yeter ki ulusal birliğimiz bozulmasın, yurdumuz, yurttaşımız, felaketten, musibetten uzak olsun, bayrağımız dalgalansın.
HİZMET ÜRETMEYE TALİBİM
Her kesimi kucaklayan bir söyleminiz var. Bu siyasetten mi? Yoksa kişiliğinizden mi kaynaklanıyor?
Söylemek istediğinizi anlıyorum. Bir kere benim kucaklamaya çalıştığım kesim benim yüreğime göre, benim aklıma göre bir bütün farklılıkları yok. Çünkü hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı. Bu ülkede bir sıkıntı varsa hepsi zarar görür. Bir sevinç varsa hepsi sevinir. Onun dışındaki farklılıkları zaten bizim seçimimiz değil. Kimin hangi ırktan, kimin hangi dinden, kimin mezhepten geldiğine, kimin hangi şehirde doğacağına bizler karar vermiyoruz. İnsan varlığı bu dünyayı tüm nimetleriyle ve tüm külfetleriyle paylaşmak durumunda. Farklı düşünebilmek de bizim için en değerli armağan. Yoksa dünyamız çok renksiz ve tatsız olurdu. Ben hizmet üretmeye talip olmuşum. Hizmete talip olurken ben falanca kesim için hizmet üreteceğim demiyoruz. Belli bir kesim için hizmet etme, yada kucaklama anlayışı hakkın huzurunda da, halkın huzurunda da makbul bir anlayış olamaz. Bunu sadece politika olsun diye söyleyenler icraatlarına, eylemlerine yansıtamazlar. Biz şükürler olsun hem sözümüzde hem de eylemimizde tutarlıyız. Benim bölgemde farklı inanışta farklı kültürde yaşamını sürdüren yurttaşlarıma hiçbir fark gözetmeden hizmet sunuyorum. Bu da gördüğünüz gibi oy potansiyeline yansıyor. Bunun en güvenilir tespiti sandığa atılan oylardır.
TÜRKİYE'DE SİYASAL DENGE TEK AYAK ÜZERİNDE
Sayın başkan farklılıklardan söz etmişken gündemdeki konudan da biraz söz etsek. Başörtüsü ve yüksek yargı organları başkanlarının sözlerini değerlendirseniz.
Sözün buraya geleceğini biliyordum. Başörtüsü yada türban konusu gündemde. Yasa, Anayasa değişiklikleri yapılmaya çalışılıyor. Buna karşı tepkiler yoğunlaşıyor. Son olarak İstanbul Üniversitesi Rektörünün, Genel Kurmay Başkanımızın açıklamaları var vs. Evet. Öncelikle şunu hemen tespit edelim. Toplumsal sorunları yasa, anayasa değiştirerek çözmek olası değildir. Ülkemizde ve dünyada yasası olan, yasakları ve serbestliği olan bir çok sorun vardır. Adam öldürmek büyük bir suçtur, cezası ağırdır. Ama biz yıllardır kan davalarını, namus davalarını önleyemedik. Toplumsal sorunlar, toplumların kendi içindeki çelişkileri arttırarak değil, tam tersine toplum içindeki çelişkileri azaltarak, mümkün olduğu kadar yok ederek ortadan kaldırabiliriz. Toplumsal sorunları çözmenin tek yolu toplumsal mutabakata varılacak zemini bulup yakalamaktır. Dikkat ediniz başörtüsüne karşı gibi görünen toplum önderleri bile aslında başörtüsüne karşı çıkmıyor. Örneğin benim annemde başı örtülüydü vs diyor. Esas sorun başörtüsü üzerinden ileride varılması mümkün görülen geri, karanlık bir rejim endişesi. Türkiye Cumhuriyeti’ni Ortadoğu ülkelerinden farklı kılan, petrolü vs.si olmadığı halde ileri medeniyetler seviyesine daha yakın tutan, Avrupa Birliği adayı haline gelmesini sağlayan aydınlanmanın sona ereceği endişesi var. Bu diğer kesim için de bir paranoya olarak görülüyor. Ancak başörtüsü sorununu yok sayamayacağımız gibi, bu endişeyi de yok sayamayız, bunu bir paranoya olarak göremeyiz. Toplumdaki sorunlarla ilgili çelişkiler büyütüldüğünde, toplumun diğer alanlarındaki mutabakat ta çözülür. Bu durum sadece hükümetleri değil, rejimi de tehdit eden sonuçlara varabilir. Yine söylemeden edemeyeceğim konu Türkiye’de ne yazık ki siyasal denge tek ayak üzerinde durmaktadır. İktidar alternatifi olan ve farklı çözüm öneren siyasi bir irade yoktur. Toplumsal bir sorun varsa bu aynı zamanda muhalefetinde sorunudur. Elbette farklı düşünecektir ve bu çağdaş demokrasinin gereğidir. Ben öteden beri bu konu bana sorulduğunda sosyal demokratların, demokratların esas değinmesi gereken noktaya yöneliyorum. Türbanlı kızımız da işsiz, türbansız kızımız da işsiz. Esas oraya bakın diyorum. Herkesin karnının doyduğu bir yerde demokrasi vardır, hukuk vardır. Adaletin olduğu yerde barış vardır. Toplumsal mutabakat vardır, toplumsal güven vardır. Başörtüsünden çıkıp, genişleyerek türban sorunu haline dönüşmesi, yarınından endişe duyan bir toplumun sadece rejim değil, ekonomik, sosyal ve siyasal güven sorunudur aslında.
BARIŞI ADALET TEMİN EDER
Siz çerçeveyi daha da genişlettiniz sayın başkan. Peki o zaman, bu söylemle siyasette varım diyorsunuz. Bir başka sorumuza geçelim. Sınır ötesi operasyonlar için ne diyorsunuz?
Sayın Canat bu konu da diğer konudan farklı değil. Toplumsal sorunlar hep olmuştur ve olmaya devam edecektir. Sınır ötesi operasyon için ne diyorsunuz sorusunun cevabı için, önce sınır ötesi operasyon neden yapılmıştır sorusunu yanıtlamak, onu yanıtlamak için de daha gerilere doğru gidip, ekonomik, sosyal ve siyasal sorular çıkarmak ve onları sağduyu ile yanıtlamak gerekir. Sosyal demokratlar kendi ulusal çıkarlarını elbette gözetirler. Ama bunun yanı sıra esas referansları kendi ülkelerinde ve dünyada ezilen insanların ülke ve dünya üretiminden ne kadar pay aldıkları konusu temel kaygılarıdır. Askeri operasyonlar çoğu zaman kaçınılmaz olabilir. Ancak askeri operasyonlar sürekli barışı temin edemez. Ancak silahları susturur. Barışı temin edecek olan adalettir, ekonomik, sosyal girişimlerdir. Toplumsal mutabakatın ve güvenin sağlanmasıdır.
CHP'NİN KAPILARI DEMOKRASİYE KAPALI
Sayın başkan CHP Genel başkanlığına talip olduğunuz biliniyor. CHP nasıl.... Sizce nasıl bir CHP...
Sorular ülke sorunları olarak sorulduğunda, söz ister istemez CHP’ye geliyor. Siyaset ve Siyasi partiler sorunları çözmek için vardır. Bunun için kurulmuşlardır. Siyasi partiler toplumların siyasal odak noktalarıdır. Sorunlar çeşitli biçimlerde çözümlenebilir ve yaşam devam eder. Ama sorunların hangi dünya görüşü içinde çözüme ulaşacağı yaşamsal bir tercihtir. Bu tercihler toplumun geleceğini belirleyen, gelecekte var olup olamayacağını belirleyen tercihlerdir. Demokrasilerde muhalefet önemlidir. Her ülkede, her toplumda iktidarı ele geçirmiş kişiler, kadrolar vardır. Muhalefeti olan tek rejim ise demokrasidir ve demokrasilerde muhalefet daha da önemlidir. Demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu nedenle de muhalefet için demokrasi yaşam kaynağıdır. Demokrasi ile bu kadar yaşamsal ilişkisi olan bir muhalefet partisinin kendi içinde demokrasiye kapılarını kapamış olması tek kelimeyle intihar teşebbüsüdür. Bunu kendimle ilgili olarak söylemiyorum. Genel başkanlık için parti içinden çıkan başka bir kişinin Samsun İl Kongresi’nde karşılaştıkları tüm medya kurumlarına basına yansıdı. Yurttaşlarımızın malumudur. Ülke siyaseti deyince, aynı sizin olduğu gibi ilk akla gelen CHP’yi bu duruma getirenleri halkımız er geç kovacaktır. Demokrasimiz ve siyasetimiz buna layık değildir. Bu tablo karşısında, parti içine yönelik olarak şunu yapmalı, böyle olsa daha iyi olurdu vs gibi şeyler söylemenin bir anlamı yok. Yapılacak iş halkımızla bütünleşmek, yurttaşlarımızla birlikte barışı, adaleti gözeterek, üretimi ve paylaşımı gözeterek yeni çözümler üretmektir. Bunu yapıyoruz, çalışıyoruz sizlerle paylaşmak için biraz daha vaktimiz var.
ATATÜRK LAYIK OLDUĞU YERDE DURMALI
Bu siyasal çerçeve içinde sormak istediğim bir konu daha var sayın başkan. Ben Atatürk eğitimiyle yetiştim. Atatürk ilkelerini benimsiyorum dediniz. Doğrudur ama Sayın Baykal’ın seçimler sırasında Atatürk’ü öne çıkarmasına karşı çıktınız. Farklı olan ne?
Farklı olan şu. Toplumuzu bir arada tutan ulusal ve manevi değerleri var. Bunlar ulusal mutabakatımızda önemli bağlayıcılar. Bu bağlayıcıları zayıflatacak, aşındıracak davranışlardan uzak durmalıyız. Bu ülkenin kurtuluşunu sağlayan, Cumhuriyetimizin kurucusu tüm ulusum için büyük önem taşır ve ulusumuzun en ileri değerlerinin başında gelir. Ona karşı daima minnet ve şükran duygularımızı ifade etmekten geri durmayız ama bana oy verirseniz “Atatürk kazanır” derseniz olmaz. Atatürk’ün gönüllerimizdeki oy oranını ekleyip, iliştirip yüzde 20’ye düşürmeye kimin haddi var. Ülkelerin, toplumların dış düşmanları, göz koyanları daima vardır. Buna karşı en önemli güç ulusal bütünlüğümüzdür. Bu ulusal bütünlük için Atatürk’e daima ihtiyacımız olacak. O hepimizin Atatürk’ü olarak layık olduğu yerde durmalı dedim. Söylediğim budur.
TÜRKİYE'NİN YEPYENİ ALTERNATİFLERE İHTİYACI VAR
Sayın başkan son olarak “Eğer genel başkan olursam, genel başkanı olduğum partiyi iktidara taşırsam, halkıma şunları, şunları yapacağım diyebilir misiniz?
Sayın Canat öncelikle her zaman söylediğim sözü tekrarlamak isterim. Türkiye bir partiye genel başkan aramıyor. Genel başkan çok. Türkiye’nin yepyeni alternatiflere ihtiyacı var. Yetmiş milyonluk bir ülke siyaseti bu kadar dar ve seçenek zafiyeti içinde olamaz, olmamalıdır. Siyasetin önünü tıkayanlar bunun sorumlusudur. Bu iktidarın da işini güçleştiren ve ufkunu daraltan bir tehlikedir. Daha açık bir ifade ile alternatif yoksa iktidar her yaptığının doğru olduğuna inanmaya başlar. Görev rutinleşmeye başlar ve ışıklar söner. Demokrasi kuralları olan bir mücadele rejimidir. Çoğu zaman ağır işler ama ışıklar hiç sönmez.. Hepinizin, hepimizin ışığı bol yüreği aydınlık olsun.