Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki tek köprüdür
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Kosta SANDALCI, Türkiye'nin Asya, Avrupa ve Afrika arasında köprü olduğunu söyledi.
MEHMET SAFA CANAT - HASAN CANAT / İSTANBUL

Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

1951 İstanbul doğumluyum. Avusturya Lisesi’ni bitirdim. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldum. Doktora çalışmalarımı da aynı üniversitede yaptıktan sonra askerliğimi de yapıp iş hayatına atıldım. Başta gümrük komisyonculuğu olmak üzere uluslararası taşımacılık konusunda 30 yıllık tecrübeye sahibiz. Balnak Lojistik Grubu’nun ortaklarındanım. UTİKAD’ın kurucuları arasında yer almaktayım. 21 yıllık UTİKAD geçmişimde 16 sene yönetim kurulunda bulundum. 4 yıl ayrı kaldım. Son olarak 30 Kasım 2006 tarihinde arkadaşlarım beni UTİKAD’ın başkanlığına layık gördüler. Eski başkanımız Ayşenur ESİN Hanım’dan başkanlığı devralıp bayrağı daha yükseklere taşımak için bu görevi üstlendik. Ayrıca 4 yıldır İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nda da Fahri Öğretim Üyeliği yapmaktayım.

LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN EN BÜYÜK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ

UTİKAD’ın kuruluşundan ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz?

UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) 1986 yılında UNMAK (Uluslararası Nakliye Müteahhitleri ve Acenteleri Derneği) adıyla kurulmuştur. 1997 yılında da UKAD (Uluslararası Kargo Acenteleri Derneği) ile birleşerek UTİKAD adını almıştır ve lojistik sektörünün en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olmuştur. UTİKAD, Türkiye’nin lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin çatısı altında toplandığı bir sivil toplum örgütüdür. Derneğimizin merkezi İstanbul’dadır. İzmir’de, Mersin’de, Bursa’da şubelerimiz bulunmaktadır. Ankara’da da şube açmak için çalışmalara başladık. Üye sayımız yaklaşık 370 civarındadır. Üyelerimizin % 50’si sadece havayolu taşımacılığı, 40 tanesi ise sadece demiryolu taşımacılığı yapmaktadır. Diğer üyelerimiz ise birçok alanda taşımacılık yapmaktadır. Bugün UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) sadece karayolu taşımacılığında, RODER (Ro-Ro Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği) kombine taşımacılığında iştigal edenlerin toplandığı bir dernektir. UTİKAD ise karayolu, havayolu, denizyolu ve demiryolu taşımacılığı yapan firmaların toplandığı bir dernektir.

ÜLKEMİZİ YURTDIŞINDA DA TEMSİL EDİYORUZ

UTİKAD’ın yurtdışındaki çalışmalarından bahseder misiniz?

UTİKAD, ülkemizi yurtdışında iki camiada temsil etmektedir. Birincisi UND ile birlikte dünya üzerindeki tüm nakliyecilerin kurmuş olduğu bir konfederasyon olan FİATA’da temsil etmektedir. FİATA’nın bütün kongrelerinde Türkiye’yi UND ile birlikte temsil etmekteyiz. Geçen sene Çin’de kongre yapıldı. Bu sene Dubai’de yapılacak. 2002 yılında ise 1.000’e yakın delegenin katıldığı ve Türkiye’nin çok büyük bir tanıtımını başarı ile yaptığımız konferans İstanbul’da yapılmıştı. UTİKAD adına ülkemizi temsil ettiğimiz bir diğer camia ise AB üyelerinin kurmuş olduğu bir çatı organizasyonu olan CLECAT’tır. 2003 yılında Türkiye, AB’ye aday olduğu için biz de UTİKAD olarak CLECAT’a üye olduk ve tek başımıza Türkiye’yi temsil etmekteyiz.

DEMİRYOLU YATIRIMLARI HIZLANDIRILMALI

Devletle sektör arasında köprü vazifesi gören bir sivil toplum örgütü olarak devletten beklentileriniz nelerdir?

1950’li yıllardan sonra Türkiye karayolu ulaşımı ve taşımacılığına doğru yönlendirilmiştir. Bunu tenkit manasında söylemiyorum ama bu konuda bir örnek vermek isterim. Mesela benim 4 tane çocuğum var. Birinin adı Kara, diğerlerinin adı ise Hava, Deniz ve Demir. Ben Kara’yı en iyi okullarda okutuyorum. Ona en güzel oyuncakları alıyorum. Fakat diğer çocuklarım olan Hava, Deniz ve Demir’i mahalle mektebine bile göndermiyorum. Bu örnekten karayoluna çok ağırlık verildiğini anlatmak istedim. Karayoluna verilen önem diğer ulaşım yolları olan havayolu, denizyolu ve demiryoluna verilmemektedir. 1923 yılından 1938 yılına kadar yurdumuzun dört bir yanına demiryolu yatırımları yapılmış. Hatta “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diye marşlar bestelenmiş. Ondan sonra yatırımlar yapılmamış. Son 10 yıldır ülkemizde demiryolu yatırımları yapılmaktadır. Fakat buna rağmen o kadar geri kalmışız ki, mesafeyi kapatmak epey bir zaman alacak. Ülkemiz dünya haritasına baktığımız zaman bir köprü olarak gözükmektedir. Türkiye, Asya ile Avrupa ve Kuzey Avrasya ile Afrika arasındaki tek köprüdür. Biz UTİKAD olarak bu potansiyelin çok güzel işlenebileceğine inanıyoruz. Hatta elimizden gelen çabayı göstererek FİATA ve CLECAT konferanslarında bütün yabancılara bu konuyu anlatıyoruz. FİATA ve CLECAT toplantılarında yabancılara “Gelin, Türkiye üzerinden ticaretinizi Asya’ya veya Avrupa üzerinden ticaretinizi Asya’ya yapın” diyoruz ama orada duruyoruz. Çünkü ulaşımdaki altyapı yatırımlarının eksikliğini hissediyoruz. Devletimizden lojistikçilerin istediği altyapı yatırımlarının hızlandırılmasını istiyoruz. Halen ülkemizde 19. yy’ın sonlarından kalma demiryolu rayları bulunmaktadır. Devletimizin son 10 yıldır devam eden demiryolu yatırımlarını devam ettirmesini, aksine bu yatırımları 2-3 kat daha hızlandırmasını istiyoruz. Önümüzdeki dönemde özelleştirilecek olan Derince ve İzmir Limanı’nda, Mersin Limanı’nda yaşanan sıkıntıları yaşamak istemiyoruz. Son günlerde yaşadığımız en büyük sıkıntı ise Türkiye’nin en büyük havalimanı olan İstanbul Yeşilköy Atatürk Havalimanı’nda kargo binasının içler acısı durumda olmasıdır. Bilinmeyen bir sebepten dolayı yanan kargo binasının yenisi iptidai ve komik şartlardan dolayı halen yapılamamaktadır. Bu yüzden bir yabancıyı Atatürk Havalimanı’na götürüp “Biz bütün havayolu ulaşım işlemlerimizi burada yapıyoruz” diyemeyiz. Çünkü mahcup oluruz.

YÜZDE 100 YERLİ SERMAYELİ ŞİRKET

Balnak Lojistik nasıl kuruldu ve bugüne kadar neler yaptı?

Biz bu sene 21. kuruluş yıldönümümüzü kutluyoruz. Balnak Lojistik, 1986 yılında yabancı bir şirket olarak kurulmuştur. O zamanlar ben şirketin kurucuları arasında yer almıyordum. Ben profesyonel olarak bir Alman nakliye şirketinin genel müdürlüğünü yapıyordum. Şu anki ortağım Lütfü AYGÜLER Bey şirketin kurucuları arasında yer almaktaydı. Bana “Gel, beraber çalışalım” deyince Balnak’ta yönetici olarak görev yapmaya başladım. Gidişatın aksine 1993 yılında şirketin hisselerini yabancılardan satın alarak şirketimizi % 100 yerli sermayeli bir lojistik firması yaptık. Şirketimiz Lütfü AYGÜLER Bey ve ben olmak üzere iki ortaklı bir şirkettir. İkimizin de ortak özelliği Avusturya Liseli olmamızdır. Avusturya Lisesi’nden çok nakliyeci çıkmıştır. Lütfü AYGÜLER Bey benden 10 yaş küçüktür. Avusturya Liseli olduğumuz için birbirimizi destekliyoruz. Şirketimizde de çok sayıda Avusturya Liseli bulunmaktadır. Böylece % 100 Türk sermayeli şirket konumunda lojistik sektöründe Türkiye’nin sayılı büyük şirketlerinden biriyiz. Şirketimizde 450 çalışanımız var. 2006 yılında 60 milyon € ciromuz oldu. 2007 yılında da bu rakamı % 5 oranında aşacağımızı öngörüyorum. İstanbul’da merkez ofisimiz, Ankara’da, Bursa’da, İzmir’de, Denizli’de şubelerimiz bulunmaktadır. Yurtdışında ise Mısır Kahire’de ve Özbekistan Taşkent’te irtibat büromuz bulunmaktadır. Nakliye sektörünün her branşında faaliyet göstermekteyiz. 80’e yakın tır aracımız var. Türkiye’nin çok büyük sanayi kuruluşlarına lojistik hizmetleri veriyoruz.

HEDEFİMİZ GLOBALLEŞMEK

Balnak Lojistik olarak gelecekteki hedefleriniz nelerdir?

Globalleşen kelimesi bana göre modern sömürgecilik demektir. Eskiden top ve tüfekle düşmanlarımız savaşa gelirlerdi. Şimdi ise ekonomik yöntemlerle geliyorlar. Bugün dünyada çok büyük nakliye şirketleri var ve bu şirketler ülkemizde de faaliyet göstermektedir. Biz 1993 yılında Balnak Lojistik firmasını %100 yerli sermayeli bir şirket haline getirdik ve 14 senedir ayakta kalabilmek için bunun mücadelesini veriyoruz. Balnak olarak yurtdışına çıktığımızda dünya devi lojistik firmaları bizi yutuyor. Allah’a şükürler olsun. Yurtdışında da başarılarımız var ama kısıtlı. İş görüşmeleri yaptığımız firmaların çoğu zaten çok uluslu şirketlerdir. Bosch veya Mercedes gibi büyük Alman firmalarını örnek verebilirim. Mesela biz bu firmaların Türkiye-Almanya arasındaki taşımacılığını yapmak istiyoruz. Şirket bize “Ben sizden en iyi hizmeti alacağıma eminim ama sizin Almanya-Endonezya veya Kuzey Venezüella-Almanya arasındaki taşımacılık hizmetlerimi de yapmanızı istiyorum” dediği zaman zor durumda kalıyoruz. Bütün Türk firmaları bu konuda zorlanıyor. Çünkü o birikimi yakalamak kolay değil. Demek ki büyüme globalleşmeyi getiriyor. Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle entegre halindeyiz. Hedefimiz globalleşmektir. Globalleşirken de bir sorun yaşadığımız zaman yerli sermayemizde büyümeyi istiyoruz. İnşallah önümüzdeki yıllar bizim için hayırlı olur.